Reklam
Reklam
Reklam
Ödemiş Kent Gazetesi

ÖMER AKŞAHAN’A VEDA

cengiz

cengiz

İçimizde hep mutlulukla, huzurla, sevinçle ve coşkuyla karşılamaya alışık olduğumuz bu ilkyaz günlerinde tüm dünya ve ülke gündemi corona ile azimli bir mücadeleye girişmişken pazar günü aldığımız acı bir haberle hüznümüz bir kat daha arttı. Ödemiş’te yazın dünyamıza çok yönlü emekleriyle katkı sunan emekli öğretmen, idareci, şair, yazar, uzun süreli yazın paydaşım, Tmolos Edebiyat Dergisinin sahibi, ‘Kanlı Başaklar’ kitabımın girişinde, ‘Halt Otobüsü’ kitabımın da arka kapağında yorumu bulunan, ‘Salvador Nerede’ isimli öykü kitabına arka kapak yorumu yaptığım, kendisiyle birlikte panellere ve imza günlerine katıldığım, ÇYDD Ödemiş Şubesi Başkanı sevgili Ömer Abimizi, Ömer Akşahan’ı kaybettik. Başımız sağ olsun. Allah rahmet eylesin.

Yazın dünyasına kazandırdığı kitapları yetim kaldı. Dergiciliğin çok zorlu olduğu bir ülke gerçeğinde tek başına dişiyle tırnağıyla, bin bir emekle yoktan var ettiği ‘Tmolos Edebiyat’ ile büyük bir var olma mücadelesi verdi, bu da yetim kaldı.

Onun gibi keskin bir kalemi hep arayacağız ve yeri de öyle kolay kolay dolmayacak. Kendi ağzından okuduğu o içli, o duygu yüklü, özüne uygun biçimde adeta sözcükleri cımbızla seçerek ve bir halı işçiliğinde nakış nakış dokuyarak dizelere aktardığı şiirlerini özleyeceğiz.

Kendisiyle tanışıklığım belki çok geç olsa da kısa zamanda yazın ortaklığındaki yakınlığımız aramızda yaş farkımız olduğu için abi-kardeş, baba-oğul yakınlığında oldu. Kendisinin yazınla ilgili deneyimleri benim önümde her zaman parlak bir ışık oldu.

Öyle sanıyorum 2008 yılıydı. O dönem görev yaptığım Kayaköy’den Ödemiş’e günlük olarak dönüp, İşbank’ın karşısındaki köşede hat minibüsü beklerken oldu ilk tanışıklığımız. Tam o noktada yüz yüze gelince elini uzatıp “Ayhan Dayan mı?” diye sorunca “Evet” dedim.

“Tanışmamız biraz geç oldu ama… Ben Ömer Akşahan…”

O dönemde yeni çıkan 3. Kitabım ‘Gençliğini Aramayan Adam Şirinbebe’den Ödemiş Öğretmenevine 10-15 kadar bırakmış, ilgi duyanlar ücretsiz resepsiyondan alabilirler.” diye de not düşmüştüm. Kitaplardan birini de Ömer Abi almış ve okumuş. 

“Bir gün seninle oturalım, konuşalım. Ortak noktamız çok.” dedi.

Sonraki dönemlerde sıklıkla görüşmelerimiz oldu.

Birgi Çakırağa Konağında yöremizin resim sanatındaki gururlarından Mustafa Ali Kasap’ın açtığı resim sergisine birlikte katıldık.

2010’da üç ciltlik ‘Öğretmen Benisa’ isimli kitabıyla geç de olsa adını duyuran, Köy Enstitülü kadın yazar Huriye Saraç’ı Ödemiş’e davet etti. Ödemiş Nikâh Salonunda program yaptık.

Aynı yılın yaz başlarında Ödemiş Öğretmenevinde yaptığım ‘Kanlı Başaklar’ kitabımın imza günündeki programda o günlerde geçirdiği bir fıtık operasyonundan sonra yine yanımdaydı. Kitap yazmanın, kitap yayınlamanın, okuyucuya ulaşmanın zorluklarını çok iyi bilendi. Beni de en iyi anlayandı. O haftaki gazete köşesinde “Öykülerde Yaşamak Öykülerle Yaşamak” başlıklı yazısında şunu yazmıştı:

“Ayhan Dayan, öyküde kendi kabuğunu kıra kıra önce ulusala sonra da evrensele uzanan çileli yolun bir yolcusu olmaya kendini adamış bir yazar. Onu taşranın çıkmaz sokaklarından çıkaracak gücün kendisinde olduğunu bilecek bir bilince ve yüreğe de sahip biri.”

Aynı yılın kasımında halen görevli olduğum 50. Yıl Ortaokulunda yaptığım ilk gülmece öykü çalışmam ‘Halt Otobüsü’ kitabımın imza gününde yine yanımdaydı.

Ondan sonraki Ödemiş İlçe Emniyet Müdürlüğünün hazırladığı Bahar Etkinlikleri Haftası çerçevesinde Saraçoğlu Stadyumu önünde düzenlediği öykü gecesinde kendisinin hazırladığı ve Aydınlı emekli öğretmen-yazar Etem Oruç, Bayındırlı gülmece öyküleri yazarı, Avukat Mehmet Önder’in de katılımlarıyla ilk programımızı gerçekleştirdik.

Daha sonrasında yaz dönemleri haricinde kendisiyle haftada en az bir kez görüştük. Yaptığımız çalışmalardan söz ettik. Yazdıklarımızı paylaştık. Konu, ağırlıklı olarak ‘yazma’ üzerineydi.

2012-2013’te o eğitim-öğretim yılında görev yaptığım Konaklı’ya davet ettim kendisini. Yazarlık yaşamını asıl mesleği olan öğretmenliğini de işin içine katarak paylaştı, öğrencilerle söyleşti.

2013 Güzünde Birgi Kültür ve Turizm Festivalinde zeybeklik üzerine yapılan panele Aydınlı yazarlar Halit Payza ve Etem Oruç ile birlikte katıldık.

Yine aynı yıl Kıyı Yayınlarından çıkan ‘Salvador Nerede’ isimli öykü kitabının içeriğini basım öncesi okuduktan sonra arka kapak yorumunu da benden rica etti. Çok iyi hatırlıyorum, tıpkı romanlarını kahvehane köşelerinde yazan Orhan Kemal gibi her zaman buluştuğumuz ve her ikimizin evine yakın bir kıraathanede(!) yazmıştım o yorumu.

2015’te yine Birgi’de düzenlenen ‘Taşrada Edebiyat, Edebiyat’ta Taşra’ panelinde birlikteydik.

Yerel Güç’te birkaç yıl Genel Yayın Yönetmenliği ve yazarlık yaptı. Bu dönemde ben de aynı gazetedeydim. Köşeme başlık ararken ‘Kır Kahvesi’ ismine birlikte karar vermiştik.

İçinde hep bir dergi çıkarma gibi kalıcı bir girişimi olacağını, hatta bunu taşranın dikenli yollarından çıkarıp ulusala ulaştırma tutkusu vardı Ömer Abi’nin. Tmolos Edebiyat ile de bunu başardı. Yine o dönemde sponsor bulma konusunda önerdiğim iş yeri sahipleri oldu ve sağ olsunlar bunların birkaçı da kendisine destek oldu.

Ülkenin kitaba, dergiye, gazeteye daha doğrusu okumaya bakış açısının yetersiz olduğu bir ortamda daha önce internet ortamında başlattığı dergiciliği asıl yerine yani kağıda taşıyarak önemli bir misyon üstlenmiş oldu. Ölümüne kadar büyük bir özveriyle sürdürdü. “Dayanabildiğim sürece Tmolos ateşi yanacak.” diyordu, 100. Sayısını çıkarmayı çok istiyordu ama gelin görün ki ömrü yetmedi.  

Yaşamını yazınla şekillendiren, yazınla iç içe ve dolu dolu, tutku derecesinde yaşayandı Ömer Abi. Ödemiş’te yaşamı yazınla iç içe geçmiş başka birini tanımadım. Emekli olduktan sonra bu alan odağında tıpkı yeni göreve başlamış gibi büyük bir emek ve özveriyle çok yönlü çalıştı.

Ömer Akşahan, İzmir ilçelerinde ve kırsalında kitap tutkunu, okuma sevdalısı, Mesut Tim tarafından başlatılan Atatürk Çocukları Kütüphanesi kurulması konusunda önemli katkılar sağladı, bazılarına Köy Enstitülü kadın yazar Huriye Saraç ile birlikte destek verdi.

Bir dönem yurtdışında da görev yapmıştı. Almanya’da beş yıl kalmıştı. Bu sırada ‘Gemeinsam’ adlı Almanca bir yayın yapmıştı.

Ödemiş Efe Dergisi Yazı İşleri Müdürlüğü de yapan Ömer Akşahan, aydın, çağdaş, Atatürkçü, sosyal demokrat düşüncede ancak siyaset dışı, daha doğrusu siyaset üstü bir yapıya sahipti. Çünkü hemen her düşünceden insanla düzeyli bir yakınlığı vardı. Bunu günümüz koşullarında pek az insan başarabilirdi.

Yine bir gün yazın üstadımız, kendi deyimiyle ‘Başyazar’, merhum Mustafa Erdal, Ömer Abi ile beni sık sık bir arada görmeye başlayınca şöyle demişti:

”Ayhan Hoca, sen Ömer’le aynı kafadansın.”

Yaşamın her dönemi vardı Ömer Abi’de. Bazen çocuk olur, bazen de yaşına uygun, olgun mu olgun, kültürlü bir beyefendi… Bazen şen şakrak güler, bazen de bir şair, bir yazar dalgınlığında derin derin uzaklara ama çok uzaklara dalar giderdi. Birçok edebiyat dergisinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi ve anı türlerinde yazsa da şiir kendisi için hep bir adım öndeydi. Bu bağlamda şöyle diyordu:

“Şiir, öylesine sihirli bir anahtar ki açmadığı bir kapıyı gösteren henüz çıkmamıştır.”

1990’da yayınlanan “Nasıl Çalışalım? Nasıl Başaralım?” isimli Egebenk tarafından 3000 adet basılan MEB tavsiyeli kitabı başta öğrenciler olmak üzere pek çok kesme yönderlik yaptı. (Not: Yakın arkadaşımız, öğretmen-yazar Etem Oruç’un dilimize kazandırdı ‘yönder’ sözcüğüne bayılırdı.)

Yazın diline çok önem verirdi. Şiirlerinde, öykülerinde, denemelerinde hatta gazete köşe yazılarında bile sözcükleri nasıl özenle seçip sıraladığına hemen her defasında tanık olurduk.

Ömer Akşahan, bedenen aramızdan ayrıldı ama yaptığı yazınsal çalışmalarıyla asla unutulmayacak. Şiir, öykü ve deneme kitaplarıyla, büyük bir özveriyle 83. Sayıya kadar ulaştırdığı, ulusala ve yurtdışına kadar hitap eden aylık edebiyat dergisi Tmolos Edebiyat ile sonsuza kadar yaşayacak. Kendisine bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum.

Sevgili Ömer Abi! Belki İncirliova’da doğdun ama yaşamının önemli bir kısmını Ödemiş’te, bu taşranın yazın eğitim ve özellikle de yazın dünyasına Ödemişli gibi yaşayıp hizmet ettin. Tmolos Edebiyat’ını tıpkı bir çocuk gibi büyüttün, gururunu yaşadın, bizlere de yaşattın.

Köşen vardı: ‘Kırık Tebeşir’. Şimdi o da yetim kaldı be abi. Sensiz, yazının da eski tadı olmayacak bundan böyle, kalpler kırık…

Verdiğin onurla ve gururla sonsuzluğa öylece akıp giderken Tmolosların eteklerinde, bir akçakavağın gölgesinde ‘Şiir Üşüdü’ be Ömer Abi. Üstelik de içimize her zaman coşku katan o güzelim ilkyaz, ansızın hüzne durdu biliyor musun?

‘Sonbahar Soloları’ derken, bu ilkyazın başında zemheriyi yaşattı bize gidişin. O rengârenk kır çiçekleri boyunlarını büküp ağladı. İnan ki ağaç ağladı, rüzgâr ağladı, dağ taş ağladı. Kitaplar ağladı. Dizeler sustu, şiir ağladı, söz ağladı. Ağıt yakıp saz ağladı ardından.

Unutma! Sen, gözyaşlarıyla değil, bıraktığın o değerli yapıtlarınla hatırlanacaksın her zaman. Kitaba, dergiye bağı olan, okuma tutkunu olmuş herkesin örnek alacağı Ömer abisi olarak…

Zorunluluktan salına giremedik. Hani, nihavent beste yapılan o güzel şiirin ‘Yalnız’ gibi bir vasiyet miydi yoksa bu, bilemedim be abi.

Benim adım yalnız,                                                                                                                      Özgürlükler ülkesinde,                                                                                                                                        Bir akçakavak üstüne                                                                                                                                  Adım yazılmış yalnız.

Şunu iyi bilesin, Ödemişli yüzler, binler ağladı ardından. Bak yine Tmolosların (Bozdağlar) eteklerinden ayrılmadın.

Şimdi ise…

Şimdi söz de yazı da lâl kesildi be abi…

İşte veda zamanı…

Ve acını paylaştık. Kaçınılmaz vuslatın habercisi olarak şimdilik senin payına susmak, bizlere ise gitmek düştü be abi.

Işıklar yoldaşın olsun güzel insan.

Işıklar yoldaşın olsun…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ