Reklam
Reklam
Reklam
Ödemiş Kent Gazetesi

CORONANIN GÖLGESİNDE YAŞAM-2

AYHAN DAYAN

AYHAN DAYAN

Uçak dışında her uçanı, gemi dışında her yüzeni, masa dışında her dört ayaklıyı, kısaca otu b.ku yiyen şu Çinlilerin dünyanın başına resmen bela ettiği corona virüsü ülkemizde de sıcak gündemini koruyor.

Siz ne kadar duyarlı olsanız da çevrenizdekiler, özellikle bencil Alman kültürünü benimseyenler aşırı bencil…

Başkalarına ne olmuş, olmamış onlar için hiçbir önemi yok. Yakınlardan bir Almanya gurbetçisi iki hafta önce eşiyle birlikte pat diye çıktı geldi iyi mi! Eşinin doğum günü varmış da bunu Türkiye’de kutlamak istemişler. Şımarıklığa bakar mısınız? Yahu kardeşim, böylesine hassas bir dönemde doğum gününün, hatta bunu Almanya’dan gelip de burada kutlamanın zoru ne? Konuyla ilgili hemen birkaç yeri aradım, bir yetkili ‘havaalanında gerekli işlemler yapılmıştır’, bir yetkili de ‘olayı araştıralım’ dedi. Sonradan duyduk ki Türkiye’ye bir hafta, on gün kadar önce gelmişler, Çeşme’de bir otelde konaklamışlar, gece de Ödemiş’teki babasının boş olan evinde kalalım diye uğramışlar. İyi de zamanı mı? Oturun oturduğunuz yerde.

Pek çoğunun dilinde 14 gün, 14 gün karantina dönemi. Bu süre sanırım yalnızca umreden dönenler üzerinde hassasiyet taşıyor. Peki ya elini kolunu sallaya sallaya yurtdışından gezmeye gelenler… Yahu kardeşim başkasının kontrolü olmadan kişi kendi kendine nasıl karantina uygulayabilir ki? Bu konuda toplumun yüzde kaçı bilinçli ve duyarlı?

Basına da yansıdı, bir ilimizde görevli giden polisin yüzüne umrecilerden birinin tükürüp de “Bizde varsa size de geçsin.” demek nasıl bir insan dışı, kindar yaklaşım merak ediyorum. Umreni Allah kabul etsin(!)

Umre dedim de… Üç aydır dünya virüsle mücadele ederken farz olmayan bir ibadetin acelesi varmış gibi, bu süre içinde 21.000 kişinin ziyaretine fırsat verilmesi corona virüsünün ciddiye alınmadığının göstergesi olabilir mi diye düşünmeden de edemiyor insan. 

Ne hikmetse okulların kapatıldığı günler camiler açıktı. Hatta o gün Cuma namazı bile kılındı. Oysaki belli bir yaş grubunda daha hasar da bırakıyor bu virüs. Bazıları da tutturdu ille de namazı camide cemaatle kılacağız, diye. Yahu kardeşim, namazını güzel güzel evinde kıl. Bazıları, özellikle belli yaşın üstündekiler ille de camide kılmaya koşullanmışlar. Yahu kardeşim bırak sevabın bir süreliğine 27 kat değil, 1 kat oluversin. Görülüyor ki aç gözlülük burada da var. Kısa yoldan çok kazanacaklar ya güyâ(!)

Öte yandan bazı camilerde tapulu malı gibi kendilerine aynı bölümde yer edinenler var, görüyorum. Namaz bitince bir de “Allah kabul etsin.” diyerek tokalaşma adet olmuş. Böylelerinin pek çoğunda “Bana bir şey olmaz.” yaklaşımı var. Sanırım tevekkül kavramından haberleri yok bu amcalarımın.

Durum o kadar ciddi ki ileri gelen İslam ülkelerinde camiler kapatıldı. Kâbe bile kapatıldı. Gerçek din budur. Önce insanın sağlığını ve onun sağlıklı yaşamasını ölçüt alır. Önlem alınmasını ister. Sen üzerine düşen önlemi almadan “Allah’tan geldi.”, “Allah bakar.” dersen konu eksik kalır, kişinin körü körüne bir kader anlayışını ortaya koyar. “Allah bana akıl vermiş, irade vermiş, bir düşüneyim. Kendimce aklımı kullanarak en doğru kararı vereyim.” demek yok.

Buna karşın geçen cuma günü yine benzer bir olay yaşandı bir camimizde. Camide toplanan cemaat ille de cuma namazı kılacağız diye tutturdu. İmam güzel güzel anlatıyor, mantıklı açıklamalar yapıyor ama dinleyen, anlayan kim…  

Ödemiş çarşı, pazar ve marketleri önceki müşteri sayısından çok uzak. İnsanlar zorunlu olmadıkça dışarıya çıkmıyorlar. Dışarıya çıkanların bazılarında maske bulunuyor. Ancak son günlerde bir bıkkınlık gelmiş olmalı ki çarşı pazarda dolaşan sayısı normalin üstünde…

Hep diyoruz ya şu ortalıkta çok isimleri duyulan cemaat, tarikat bilmem ne, işte bunlar böylesi cahil kitleleri hedef alıp, dini de fazlasıyla kullanıp kendilerine yem bulabiliyorlar.

Durum bu kadar açıkken, bazı ürünler üzerinden fırsatçılık yapanlardan büyük şehirlerimizde epeyce çok da sanırım Ödemiş’te de var. Ondan sonra kalk, vatan millet edebiyatı, din iman edebiyatı yap. Hadi oradan!

Ödemişimizde ne yazık ki bu kritik döneme karşın virüse kulak asmayıp ölen anasının babasının hayrını öyle ulu orta kızartılmış mayalı hamurla yani lokmayla yapma acelesinde olanlar da yok değil.

Yetkililerin ısrarla “60 yaş ve üstü vatandaşlarımız zorunlu olmadıkça evlerinden çıkmasınlar!” uyarılarına karşın Ödemişimizde ve benzer pek çok yerlerde sanki bir ramazan dinginliği edasında parklara gezmeye giden, banklara sere serpe oturup sohbet edenler acaba olayın ciddiyetinin ne kadar farkındalar. 

Son olarak cumartesi günü, vatandaşların “Evde kalın” çağrısına uymayarak park ve mesire alanlarına akın etmesi nedeniyle, Tarım ve Orman Bakanlığı; bahçe, park ve mesire alanlarında mangal yakılmasını ve piknik yapılmasını yasakladı. İyi de yaptı.

Yine başka bir bölgede kendisine mikrofon uzatan ve çarşıda sallana sallana gezinen 60 yaşlarındaki bir vatandaşımızın verdiği yanıt da umursamaz ve önlem almaz tutumunu anlatan türden:

“Bizim imanımız var, Allah’tan bir şey olmaz.”

Bre cahil! Bre gafil! Dünyanın farklı ülkelerinde corona virüsünden ölenlerin içinde kaç tane Müslüman var biliyor musun? Örneğin Müslüman İran’da coronadan ölenlerin sayısı 3000’i buldu. Bunlar imansız mıydı?

Son dönemlerde şarlatanlıkları artan bir sürü neydiği belirsiz sözde tarikat şeyhlerine bir şizofren vakası daha eklendi, internette çok dolaşıyor bu aralar. Neymiş efendim, corona virüsle konuşmuş, ‘Ben varken Türkiye’ye gelme.” demiş. Anlaşılan sözünü dinletememiş! 

Her devrin üçkâğıtçısı olarak geçinenler hemen kendilerini güncellemişler. Basından öğrendiğimiz kadarıyla dezenfektan ürün olarak binlerce sahte ürün üretip, piyasaya sürmeye çalışanlar olmuş, pes doğrusu. Bu ne acele, bu ne hız, yuh olsun size ve sizin gibilere…

Bu ortamda işi en zor olanlar hiç şüphesiz sağlık çalışanları… Önceki haftalarda akşam saat 21.00’de kendileri için başlatılan alkış kampanyası anlamlıydı. Kendilerine moral motivasyon oldu. Öte yandan Resmi Gazete’de yayınlandığı üzere 1 Mart’tan geçerli üç ay süreli %100 oranındaki ek ödemeler analarının ak sütü gibi haklarıdır. Daha önce kişisel olarak bir yerlerde ifade ettiğim dönüşümlü, seyrekleştirilmiş çalışma günleri de pek çok sağlık çalışanına bir an olsun nefes aldırdı.   

Başta eşim olmak üzere bu alanda hizmet veren tüm sağlık çalışanlarına sabır, sağlık ve kolaylıklar diliyorum.

Geçen hafta Bilim Kurulu “Acaba okulları bir iki hafta daha tatil yaparlar mı?” diye düşünürken demek ki durum ciddiyetini koruyor olmalı ki ve bizim bu amansız mücadeleden en az kayıpla sıyrılmamız düşünülmüş olmalı ki bu tarih Sağlık ve Milli Eğitim Bakanları tarafından 30 Nisan olarak açıklandı, artık biz ona 4 Mayısa kadar diyelim.

Ülkemizde her geçen gün açıklanan ölüm sayısı ne yazık ki artıyor. Son açıklanan rakamlara göre 250’ye yaklaştı.

Sanırım son değil, önceki yüzyılların en büyük, en tehdit eden salgını. Her gün uyarılar, her gün açıklamalar, her gün yapılması gereken doğrular. İlgili, duyarlı ve bilinçli davrananlar için sorun yok da peki şu cahil kesimin aklı almaz tutum ve rahatlıkları…

Corona virüs konusunda baştan beri söylenen şu uyarıyı yeniden hatırlatmakta yarar olacağı kanısındayım:

“Hastalık size bulaşmayacak şekilde davranmaya çalışmayın. Hastalık zaten sizde varmış gibi, başkasına bulaştırmayacak şekilde davranmaya çalışın.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ