Dünyada ve ülkemizde spor denilince akla gelen ilk branştır futbol. 7 den 70’e herkesin takip ettiği, iş yerlerinde, kahvehanelerde, okullarda, kısacası neredeyse her yerde en çok konuşulan konudur futbol..Türk futbolu bugün Avrupa’nın önde gelen futbol ülkelerinden biri. Bunun da etkisiyle birçok coşkulu taraftar, Türk futbolunu güzelleştiren gençler, çocuklar bu spora gönülden bağlı. Ancak yabancı ülkeler bazında olaya bakıldığında yabancı takımlarda alt yapıya önem verildiği gibi ülkemizde de artık bunların örnekleri de gün geçtikçe artmaktadır.
Türk sporunun kanayan yarası olan alt yapı sorunu, futbolun belki de en önemli sorunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Konuyla ilgili görüştüğümüz antrenör ve oyuncular da bu müzmin sorunun altını çiziyor ve ekliyor: “Türk futbolunun kuşkusuz en büyük sorunu: Alt yapı.”Ülke futbolunun geleceği doğal olarak gençlere bağlı. Bugün ne yazık ki futbolun yakından takip edildiği, sevildiği önemli futbol ülkelerinden olan Türkiye’de, altyapı çalışmaları futbola olan yakın ilgiye rağmen yeterli seviyede değil.Ülkemizden, dünya futboluna kazandırılan sporcu sayısı bir elin parmağı kadar. Bunun da en büyük sebebi olarak alt yapıya yeteri kadar önem verilmemesi ve genç oyunculara gerektiği kadar şans tanınmaması olarak gösteriliyor.Spor medyasında ve kamuoyunda sık sık gündeme gelen bu konu, mevcut yabancı kuralıyla da bu dönemde tekrar yoğun olarak tartışılmaya başlandı.
Maalesef altyapıya yeterli önem verildiğini düşünmüyorum. Altyapının desteklenmesi gerekiyor. Bunun için önce bilinçli antrenörler lazım.Türk futbolunda çok sayıda antrenör var ama bilinçli antrenör var mı sorgulanması gerekiyor. Ciddiyetin, disiplinin ne olduğunu, sevginin ne olduğunu bilen antrenörler yetiştirmeliyiz. Bu yüzden önce disiplinli, iyi eğitimli, bilgili olunmalı. İkinci sorunuza gelirsek, tesisleşme yeterli mi? Bence hayır. Bir sporcu tesise girdiği zaman bütün malzemelerin olmasını ister. Dışarıda hiçbir şey aramaması gerekir. Eğitiminden tutun antrenmanına kadar ama bizde maalesef böyle değil,Yetenekli oyuncuları görüp de takip edemeyen antrenörlerimiz, hatta kulüplerimiz var. Bu da Türk futbolunun kanayan yarası ahbap–çavuş ilişkilerinden kaynaklı. Ben bunun üstünde çok duruyorum. Hoca, sporcu, okul ve aile arasında iyi bir koordinasyon oluşmalıdır. Bunun dışında da sporcuların beslenme düzenine dikkat edilmesi gerekir.Gerçekten bu işi seven birileri gelirse emin olun o zaman maddiyat ortadan kalkar. Sporu seven ve bu işi gönül veren insanlar olursa maddiyat ikinci plana atılır ve vananın ağzı açılır. Zaten Türk futbolunun hali ortada maalesef geriye gidiyoruz.
Ancak son yıllarda, sadece ülkemizde değil tüm Avrupa ülkelerinde artık hemen hemen her spor dallarında alt yapıya önem gün geçtikçe artmaktadır. Niye alt yapı çünkü bu günkü imkanlarla çocuklarımız ilgi duydukları spor dallarında çok daha iyi bir eğitimle sporlarını ufak yaşlarda aldıkları spor eğitimiyle başarmaktadır.
Bölgemiz bazında, baktığımızda eski yıllarda sadece Ödemiş spor’un alt yapısı mevcuttu, ama bugün bakmışınız Altınordu, Göztepe, Altay gibi bir çok takımın alt yapıları ilçelerde gün geçtikçe sporcu sayısı ile birlikte artmaktadır.
Rakamsal anlamında spor dallarında futbola niye ilgi yüksek diye insanlarımız düşünebilir. Bugün özellikle yabancı futbol piyasasında, milyon dolarlarla yapılan anlaşmalar ve bir takım yıldızların da Türkiye ye gelmesiyle birlikte özellikle yeni nesil genç sporcularımız futbol’a olan ilgileri fazlasıyla, artmaktadır.
Aslında yabancı futbolcu konusuna girdiğimizde, ben bugün ülkemizde belki de keşfedilmeyen bir çok yıldız var. Ancak önemli olan onları bulmak özellikle yerel yönetimlerin buna biraz daha ağırlık vermelerinin daha iyi olacağını düşünüyorum. Bugüne baktığımızda alt yapıları sağlam olan futbol takımlarında yabancı bir çok teknik direktör sahaya tecrübeli oyuncuların arasına 18-19 yaşlarında oyuncuları ilk 16 kişilik kadronun içine almaktadır. Burada tecrübesiz oyuncularla tecrübeli oyuncuları bir araya getirdiğinde tecrübesiz oyuncu biraz daha kendine güven geldiğine inanıyorum. Türkiye de son yıllarda Türk ve yabancı teknik direktörler de bunu uygulamaya devam etmektedirler.