İzmir’in Kurtuluşu Ödemiş’te Kutlandı
İzmir’in kurtuluşunun 98. Yıldönümü nedeniyle, Ödemiş Hükümet Meydanı önünde tören düzenlendi.
Ödemiş’te CHP Ödemiş İlçe Teşkilatı, ÇYDD, ADD, Eğitim-Sen adına ortak açıklama öncesinde çelenklerin ilk önce CHP adına Ödemiş İlçe Başkanı Hamdi Halis ve ardından ÇYDD ve ADD Adına Ümran Akça Ateş ve Gürcay Işık tarafından aynı anda Atanın huzuruna konması ve ardından bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunması programda yer aldı.
Ödemiş Hükümet Meydanı önünde yapılan törende basın açıklamasını Ödemiş CHP Yönetim Kurulu Üyesi Av. Gözde Yatar yaptı.
Yönetim Kurulu Üyesi Yatar konuşmasında “Bugün 9 Eylül 2020. Ülkemiz için iki önemli günün yıl dönüm tarihi. 98 yıl önce bugün, İzmir Yunan işgalinden kurtuldu. Yunan işgali, Anadolu’da milli mücadelenin başlamasında önemli bir aşamadır. 9 EYLÜL , düşmanın denize döküldüğü gündür. Bugün, Ege Bölgesi ve civarının, sonra da tüm yurdun düşman işgalinden kurtulduğu muazzam gündür.İzmir’de Hükümet Konağına Türk Bayrağı’nın çekildiği gündür. İzmir’in yeniden Türk olduğu gündür. Türk ordusunun 26 Ağustos 1922’de başlayan destanının , Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri dehasının , kadınıyla erkeğiyle koca bir ulusun yoktan var olmak ve esaretten kurtulmak için canını ortaya koyuşunun yıl dönümü bugün!
İzmir’imizi medeniyetin ve aydınlığın simgesi kılan, bu onurlu günün 98. Yıl dönümünü kutluyor, İzmirliler olarak bize güç ve gurur veren bu kutlu gün içinbaşta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Kurtuluş Savaşı’nın kahramanlarına, tüm şehit ve gazilerimize, cephelere silah taşıyan analarımıza minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.
9 Eylül, CHP için de çok önemli bir gün! 9 Eylül tarihi, bizim için İzmir’in kurtuluşunu ifade ettiği gibi, aynı zamanda kurtuluştan kuruluşa var olmuş Cumhuriyet Halk Partisinin kuruluşunun 97. Yıl dönümü. Halkın Partisi bugün 97 yaşında! Kutlu olsun.
İzmir’de sadece kurtuluş değil, bu tarihi günden 1 yıl sonra yeni bir demokrasi tarihi yazılmış, Türk siyasi tarihinde de oldukça önemli ve belirleyici bir yere sahip olan partimizin kuruluş dilekçesini Mustafa Kemal Atatürk, genel başkan sıfatıyla İç İşleri Bakanlığına vermiştir. Cumhuriyet Halk Partisi, kurtuluşun partisidir; çünkü Kurtuluş savaşını örgütleyen ve yürüten, Kurtuluş Savaşı yıllarında ulusal birliği sağlayan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin devamıdır. CHP, kurucusu ve ilk genel başkanı Atatürk’ün önderliğinde ulusal bağımsızlığı kazanan, Cumhuriyeti kuran, saltanatı kaldıran, hilafete son veren ve ulusal birliği sağlayan partidir. Hukuk ve eğitim gibi toplumsal alanda gerçekleştirdiği reformlarla çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni biçimlendirmiştir.İkinci dünya savaşı sonrasında da tek parti konumunun tüm olanaklarına karşı çok partili rejime geçişi sağlayarak Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde öncü misyonunu sürdürmüştür.
Cumhuriyet Halk Partisi, kuruluşun partisidir. Çünkü; tarihteki 17. Devletimizi Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Partimiz, önce 9 Eylül 1923’de “ Halk Fırkası”, 1924 yılında “Cumhuriyet Halk Fırkası”, 1935 yılında da “ Cumhuriyet Halk Partisi” adını almıştır. 1927 yılında “Cumhuriyetçilik”, “Halkçılık”, “Milliyetçilik” ve “Laiklik” Cumhuriyet Halk Partisi’nin dört temel ilkesi olarak benimsenmiştir. 1935 yılında, “devletçilik” ve “devrimcilik” ilkeleri de eklenerek partinin ilkeleri altıya çıkarılmıştır. Partinin ablemi de olan ok, bu ilkeleri simgelemektedir. Mustafa Kemal Atatürk: “Benim iki eserim vardır. Biri Türkiye Cumhuriyetidir, diğeri de Cumhuriyet Halk Partisidir” diyerek partimizin tarihteki önem ve ağırlığını o günlerden açıkça belirtmiştir. Bizler de atamızın izinde eserlerini sonsuza kadar yaşatacağız.
Bugün Türk Milleti, hayat anlayışından modern görüşüne kadar güzel olan ne varsa Atatürk’e ve onun kurduğu cumhuriyete borçludur. Atatürk, giriştiği silahlı mücadele ile sadece Türk vatanını düşman işgalinden kurtarmakla yetinmedi, yeni bir mücadeleye girişti. Bu mücadelenin adı, çağdaş değerlere sahip bir devlet kurmaktı. Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile özgür düşünceli insanlar yetiştirildi. Toplumun her alanında yenilikler yapıldı. Yazılan yazıdan, hukuktan, kullanılan takvime, ölçü ve tartı birimlerinden, tarih ve dil bilincine, hayatın her alanında Cumhuriyetle birlikte inkılaplar yapıldı. Bugün Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada kendisi ile birlikte çağdaşlık atılımlarına başlayan komşularıyla kıyaslandığında Cumhuriyet’in Türkiye’ye kazanımları daha iyi anlaşılmaktadır. Kazanımlar kadın erkek herkese sağlanmıştır. Ancak, Cumhuriyet ile kadınların kazanımları daha büyüktür. Osmanlı Devleti’nde kadınlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmakta, eğitim ve iş hayatı olmak üzere sosyal hayattan soyutlanmaktaydılar. Erkeklere tanınan çok kadınla evlenme hakkı kadınları aile hayatında etkisiz duruma getirmekteydi. Cumhuriyet döneminde kadınla erkek ile aynı hakları sağlayacak olan düzenlemeler büyük bir hızla gerçekleştirilmiştir. Eğitimde, iş hayatında, siyasette kadın erkek fırsat eşitliği sağlanmıştır. Kurtuluş savaşının silahlı mücadele günlerinde erkeği ile birlikte her türlü zorluklarla baş ederek düşmanın yurttan kovulmasında büyük rol oynayan Türk kadınının geleceğe umutla bakabilmesi amacıyla 1926 Medeni Kanunla da aile hayatında kadınlara çoğu batılı ülkeden daha önce geniş haklar sağlanmıştır.
Mustafa Kemal’in kurduğu cumhuriyette kadınlar, 3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitimde erkeklerle eşitliği kazanmışlardır. 1926 yılında kabul edilerek kadını şeriat zincirinden kurtaran Medeni Kanun ile, erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin düzenlemeler kaldırıldı. Kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı tanındı. Aile hayatında kadın erkek eşitliğinin temelleri atılmış, Mecelle adı verilen ve dini temellere dayanan kanunun yerine geçen Türk Medeni Kanunu ile Türk kadını güçlenmeye, kişiliğini bulmaya çalışmıştır.
1920’de ilk defa bir kadın avukat, Bediye Hanım, İstanbul Barosuna kayıt olmuştur. 1928’de İstanbul Fen Fakültesinden mezun olan 5 kadın kimyacı Türkiye için bu dalda ilk örneklerdir. Yine bu yıl ilk kez bir kız öğrenci Yüksek Mühendislik Okuluna girmiştir. 1933 yılında kız çocuklarına mesleki eğitim vermek amacıyla Kız Teknik Öğretim Müdürlüğü kurulmuştur. 1936’da kadınların çalışma hayatına düzenleme getiren İş kanunu yürürlüğe girmiştir.
Türk Kadınlarının siyasi hayata atılmaları konusunda da ilk adım, III. TBMM döneminde atılmış, 3 NİSAN 1930 tarihli 1580 sayılı belediye kanunuyla kadınlara belediye meclislerine üye seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Bunu da sonraki dönemde 1934 yılında yapılan anayasa değişikliği ile milletvekili seçme ve seçilme hakkının tanınması izleyecektir. Kadınlar seçme ve seçilme hakkını modern toplumlarda Fransa’da 1946 yılında, İsviçre’de ise 1971 yılında elde edebilmişken Türkiye’de 1934’den itibaren kullanmaya başlamışlardır.
Türk kadını, yüzyıllardır özlemini çektiği haklara sahip olmada, en azimli ve güçlü desteği Atatürk’ten, Cumhuriyet’ten almış, böylece çağdaş ülke kadınlarının önüne geçmiştir. Yapılan inkılaplarla da Türk toplumunda kadın erkek eşitliği yolunda önemli adımlar atılmış, Türkiye’nin çağdaşlaşmasında ve kalkınmasında kadın erkek tüm fertlerin katılımı sağlanmıştır.
Bu düşüncelerle başta ulu önderimiz ve ilk genel başkanımız Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, genel başkanlarımız İsmet İnönü, Bülent Ecevit’, Deniz Baykal, Hikmet Çetin, Altan Öymen ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu saygıyla anıyor, partimize emek veren tüm il ve ilçe başkanlarımız ile partililerimize saygılarımızı sunuyoruz.” dedi.
Haber : Turgay Konuralp