Reklam
Reklam
Reklam
Ödemiş Kent Gazetesi

DİN-İLİM-YAŞAM ÜÇGENİNDE CORONA

AYHAN DAYAN

AYHAN DAYAN

Altı ayı geçkin bir süredir ülke ve dünya gündeminin ana maddesi olan corona bizlere, anlayan için çok önemli, çok yönlü pek çok dersler verdi.

Din-bilim-akıl-mantık bağlamında bu toplumun önemli bir kesiminde sorun var ne yazık ki. Kimi körü körüne kadercilik diyor, Allah’tan geldi ne yapalım, zaten ölmeyecek miyiz diyor; kimi ben abdestliyim, Müslümanım diyor; kimi işi ciddiye almıyor, ben inanmıyorum, küçücük bir şey ne yapacak bana diyor. Ancaaak. Böyle düşünenlerin pek çoğu acaba bir an önce bu illetin aşısı ecnebiler tarafından bulunur da yaptırır mıyız diye bekliyor. Gel de çöz bu zihniyeti. Ben çözemedim.

29.90 TL’ye coronadan korunma muskası satanları mı ararsınız, “Corona ile konuştum, ben Türkiye’de iken buraya gelme” dedim diyenleri mi, İran’daki gibi “Peygamberden geldi” diye esans koklatarak corona virüsü hastalarını iyileştireceğini söyleyen ancak hastalığın daha da yayılmasına neden olan ahmakları mı, “Coronadan koruyorum” sözü vererek kişi başı 2.000 TL’den 85 vatandaşımızı dolandıran başı sarıklı, yüzü sakallı sözde hocayı mı, elini kolunu sallaya sallaya dışarıda gezenleri, kapalı kahvenin dışında oturanları mı? Bir haftanın sonunda yasak geldi de bir nebze olsun rahatladık. Ancak yine de kırsalda ve büyük şehirlerin kenar mahallelerinde bu yasağı çiğneyen çok insanımız olduğu da gerçek…

Gerçek din, aslında bilimin ta kendisi. Çünkü her şeyiyle dünya zaten bir bilim üzerine, denge üzerine kurulmuştur. Kur’an ayetlerinde kaç yerde bunu görebiliriz.

Allah’ın kendilerine bahşettiği akılla düşünmeyen, irdelemeyen, sorgulamayan, derin düşünmeyen, mantığını kullanmayan kimi insanlarımız din kullanıcıların eline düşmeye görsün bir kere. Ortalıktaki telefon dolandırıcıları gibi kişileri ağlarına çekmeyi nasıl da beceriyorlar hemen! Oysaki Kur’an’da kaç yerde geçer:

“Artık aklınızı kullanmayacak mısınız?”

Oysaki bu tür insanların tek yaptığı akıllarını kiraya vermek oluyor.

Temeli Kur’an olmayan, Kur’an’dan çok onun bunun, yok falanca alimin, yok bilmem kim hacı hoca efendinin yazdığı kitaplara yöneltilen kişiler demek ki Kur’an’ın büyüklüğünü anlamaktan acizler…

 “İlim Çin’de bile olsa alınız.” sözünü rehber edinmesi gereken sözde dindar düşünen, belli mevkilere gelmiş kimi insanların bile “Eğitim seviyesi arttıkça inanç azalıyor.” Şeklindeki açıklamaları ne kadar düşündürücüdür. Bunların hepsi asi düşünmeyeceğine, inançtan uzaklaşamayacağına göre demek ki sende, senin uygulanmanda yanlış olan şeyler var, önce bunları düzelt.Her türlü sapkınlığa, soytarılığa, yalana dolana, akıl dışı saçmalıklara ses çıkarmıyorsan, sahipleniyorsun anlamı taşır. İşte o zaman zehir gibi kafası çalışan eğitimli insan sana inanmaz ve güvenmez.

Oysaki bu din, bilim dinidir. Çünkü dünya her şeyiyle bir bilim üzerine yaratılmıştır. Dünyadaki bilimsel her şeyi Kur’an’a dayandırarak açıklamak mümkündür aslında. Ancak bizde dini eline alan ve davulunu iyi çalanlar genelde ne hikmetse şarlatan takımı. Yaşı geçmiş,yürümeye mecali olamayan, sakalını sıvazlayan, ruhban sınıfına ait görünümlü insanlara kalınca doğru dini bunlardan öğrenmek ne mümkün olabilir?

Teknolojik her gelişmeyi bilimle açıklama işlerine gelmediğinden gâvur icadı derler, şeytan işi derler, şunu derler bunu derler. Ancaaak. Kullanmaya gelince herkesten önce sahiplenirler. Bizim Ödemişimizde bile aklıyla bir yere varamayan kimi insanlar 1500 yıl öncesinin kıyafetine ilgi duyuyor. Büyük şehirlere gidin daha da kötü görüntüler… Adam 25-30 yaşında, bakıyorsun başında sarık, sırtında cübbe… Neymiş efendim sünnetmiş. İyi de efendi, başkalarında görüne belki de şeytan işi olarak nitelediğin, o elindeki iphone, altındaki Mercedes ne o zaman? İlle de geri düşünmek istiyorsan ateşle haberleş, güvercin gönder; uçağa niye biniyorsun, deveye bin. Din bu kadar mı dar bir kalıba sokulmak için çaba gösterilir? Ondan sonra bu güzelim Müslümanlığın adına leke getiriyorlar. İnen dinde elbette sorun yok. Asıl sorun uydurduğun, dar bir kalıba soktuğun, yozlaştırdığın, çıkarına göre yaşayıp adına da ‘din’ dediğin kavramda.

Yaptıklarıyla ya da yapmadıklarıyla, söylemleriyle eylemleriyle bazı kesimlerin tepkisini çeken Atatürk’ün kurduğu Diyanetin başındaki kişi son olarak şöyle bir açıklama yaptı:

“Günü geldiğinde bu corona illeti dualarımızla yok olacak.”

Allah’a dua yapmakta, duanın karşılığını beklemekte sorun yok ancak bir kişinin ya da kendi gibi düşünenlerin sınıflandırılarak hastalığın sanki onların sayesinde geçmesini beklemenin, dilemenin haklı bir açıklaması olamaz. Bu sonsuza kadar sürüp gitmeyecek elbet. Hiçbir şey yapmadan dua edip çaresizce bekleşip duracağınıza hiç değilse aşının bir an önce bulunması için bir çabanız olsun derim.

Din adına türbelere gidip başına çaput çul bağlıyorsan, üfürükçüyü hoca sanıyorsan, muska yaptıracağım diye kendini paralıyorsan, adına ‘hoca’ dediğin sahtekârların peşlerinden koşturuyorsan, cuman mübarek olsun’larla, kandilin mübarek olsun’larla sen inan ki gerçek İslam’ı anlamamışsın güzel kardeşim, inan ki anlamışsın. İlk önce sorgulaman gerek “Acaba Allah bu aklı bana niçin verdi, neye yarıyor?” olmalıdır. İslâm’ı tarikatlar, cemaatler adı altında çağ dışı görünümleriyle bunları destekleyen ecnebiler inan ki kendileri açısından bir taşla iki kuş vurmuş oluyor. Kendi dünyalarına öyle bir servis yapıyorlar ki işte bakın bunlara. Şunların kılık kıyafetlerine bakın, ne kadar da çağ dışı değil mi?” imajını veriyor, hedeflerine ulaşıyor. Bu güzelim dinin ayrımcılıkla, silahla, bombayla, adam öldürmeyle ne işi olabilir?

Kur’an’da defalarca geçen ayeti buradan bir kez daha paylaşmak istiyorum:

“Artık aklınızı kullanmayacak mısınız?”

O da düşünene, düşünüp de sorgulayana, sorgulayıp da anlayana…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ