GÜNDEME DAİR
Dolandırıcılar ön safhada
İzmir Valisi bir süredir, hemen her gün bir sonraki programını açıklıyor.
Üstelik hiçbir ayırım da yapmıyor.Tabii ki, bu gerçek habercilerin hoşuna gidiyor.Ama bu valiye kadar, böyle bir uygulama yoktu.Sadece, bazı yandaşlara telefonla bilgi veriliyor ve davet yapılıyordu.Şimdi bunlar rahatsız…Yılbaşına kadar önemli değişikliklerin olacağı da kulislerde söyleniyor.
Bekleyip göreceğiz…Fakat bu bilgi verme sistemi şimdi bazı kurumlarla belediyelere de örnek oldu,
Örneğin yarın saat 11.30’da, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İnogar’ın Kurucu Ortağı Oyuncu Mert Fırat Ve Sosyal Girişimci Itır Erhat İle Meslek Fabrikası Bünyesindeki Fikrimiz’de Hayata Geçirilecek Sosyal Girişimcilik Ve Gıda Girişimciliği Programları Hakkında Basın Toplantısı yapacak.Basın toplantısı, Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.
Şimdiden söyleyeyim.İzmir’de ne kadar Belediyelerden geçinen sözde duayen olarak tanıtan sahtekarlar, hak yiyenler, Rabbena hep bana diyenler ve de emekçinin hakkını yiyenler ile beklentisi olanlar da en ön sıralarda yer alacaklar.Bunlara ‘adını yaz!’ derseniz, eminim ki beceremezler.Çünkü sırtlarını gerçek gazetecilere dayamış, işsiz olanlara ‘Gel’ deyip, bir ay maaş verip, altı ay bedava çalıştırdıktan sonra, ‘Battım!’ diyerek kendine acındıran tiplerdir…
Görseniz kılık kıyafet yerindedir.Nasreddin Hoca’dan öğrendikleri şekilde, ‘Ye kürküm ye!’ felsefesini kendileri için geçerli yol olarak ortaya koyarlar.Bunları ezbere yazmıyorum…
Biliyor ve herkes gibi tanıyorum.Hatta birkaç gün önce foto muhabirlerinden Mehmet Özüdoğru ile bunları konuşmuş ve bunlar için en geniş bilginin olduğu kişileri konuşmuştuk.
Usta gazetecilerden Okan Yüksel’in bu sahtekârlar konusunda önemli bilgisi ve çalışması olduğu konusunda ortak karara varmıştık.Hafta başında Tunç Soyer yine bir basın toplantısı yaparak, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin eğitim ve okulların açılması ile ilgili yaptığı basın toplantısında ön sıralarda bu tipleri gördük.Nedense bunlar ‘yazık’ denilerek belediye başkanlarına ve kurumlara tanıtılarak mantıklı değil vicdanlarına seslenip, etki yaparak, halkın parasının bunlara ‘ilan’ şeklinde verilmesini sağlıyorlar…Ama yıllardır varlıklarını kurumakta ve borçlarından kurtulmak için sık sık ticari isimlerini değiştirmekte ve nitelikli dolandırıcılıklarını sürdürmektedirler.
Siz bugüne kadar bu konuda bir kişinin bir yazı yazdığını gördünüz mü? Su faturalarından şikâyet çoğalıyor.Simten Bacakoğlu bir mektup yazmış, şöyle demiş,Yaşar, İzmir’de su faturaları yüksek diyorsan, imzanı ekle.’
Yani yaz…Yani beni ve benim gibi düşünenleri destekle, demek istiyor.
Mektup şöyle:
‘Merhaba Yaşar, İzmir’de su faturalarındaki tutarsızlıkların giderilmesi için başlatılan kampanyaya İZSU bir yanıt verdi ve katı atık toplama bedellerinin ilçe belediyeleri tarafından belirlendiğini söyledi. Kampanya, İzmir genelinde katı atık bedellerinin düzenlenmesi ve Büyükşehir Belediyesi’nin bir açıklama yapması için devam ediyor. Sen de İzmir’de bu konuda bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyor musun?’
Hedef 10 Bin Kişi
‘İzmir’de fahiş su faturaları ödemek istemiyoruz. Katı atık bedelleri düzenlensin.’ diyen kaç kişi varmış söyleyeyim.8 bin 571 kişi Simten Bacakoğlu tarafından başlatılan kampanyayı destekliyormuş. Hedef ise 10.000 imza,Bakalım bu hedefe ulaşabilecekler mi?
Yüksek Geliyor
İzmir’de su faturaları, Haziran 2020 tarihinden itibaren katı atık bedelleri nedeniyle çok yüksek geliyor. Su kullanım bedeli 1 TL bile olsa 50 TL katı atık bedeli yazılabiliyor.Görseldegöstardikleri üzere, fazla faturaya düşük katı atık bedeli, düşük faturaya yüksek katı atık bedeli de gelebiliyor. Yani iddiaya göre; tamamen bir tutarsızlık söz konusu.
Kararı Verenler?
‘İZSU’dan kampanyaya verilen yanıtta katı atık bedeli kararının ilçe belediyelerine bırakıldığı söylendi. Bu durumda İzmir’de her ilçede farklı uygulama var ve bazı ilçelerde su kullanmadığımız, evde olmadığımız aylarda bile katı atık bedeli veriyoruz. Ben bu uygulamanın adil ve eşitlikçi olduğunu düşünmüyorum.’ Diyen Simten Bacakoğlu şöyle devam ediyor.Talebim Büyükşehir Belediye Meclisi’nde bu konunun acilen görüşülmesi ve vatandaşın yaşadığı sorunlara bir çözüm getirilmesi. Bu konu İzmir çapında bir standarda bağlanabilir ya da her ilçe tüm vatandaşları katı atık bedelleri konusunda şeffaf bir şekilde bilgilendirebilir. Kampanyanın bu kadar imzalanması ve yapılan yorumlar, İzmir’de benim gibi diğer vatandaşların da bu konuda sorun yaşadığını görebilirsiniz. Sayın Tunç Soyer’in, pandemi nedeniyle zor zamanlar yaşadığımız bu günlerde bu sorunumuza kayıtsız kalmayacağını düşünüyorum.Bu arada ben ekleme yapayım:Şimdi İZSU yıllardır ‘tek ana saat’ kullanan apartmanlara da yazı göndererek, ‘Her daire ayrı saat kullanacak’ kuralını getirmeye çalışıyor.
Nedeni belli?Özellikle yaz aylarında apartman sakinlerinin çoğu evlerinde olmadığından ve kullanılan su dairelere bölününce 10 tonun altında bir su borcu çıkıyor bu da İzsu’nun kaybı olarak kayda giriyor.Türk Sağlık Sen 1 Nolu Şube Başkanı Barış Koçak’ın basın açıklaması çok sayıda insanımızı ilgilendirdiği için paylaşıyorum:‘Sağlık Bakanlığı’nın bir türlü yayınlamadığı ek ödeme usul ve esaslarını 24 Eylül de yayınlamıştır.
Pandemi ile mücadelede Dünyaca başarılı sayılan ilk 5 ülke içerisinde olmamıza rağmen üzülerek görüyoruz ki sağlık çalışanı arkadaşlarımıza emeklerinin karşılığı yine verilmemiş, ek ödeme üzerinden bir iyileştirme çabasına girilmiştir. Bu yolla yapılacak her türlü iyileştirmenin sağlık çalışanlarını ayrıştırmak ötekileştirmek ve ekip ruhunu bozmaktan başka hiç işe yaramayacağı nettir.Yayınlanmasının gecikmesinden içinden hiçbir şey çıkmayacağını belli eden bu düzenleme hiç bir beklentiyi karşılamadığı açıkça görülmüş yayınlanan yönetmelik için dağ fare doğurdu bile denemez.Biz Türk Sağlık-Sen olarak bu haksız ek ödemelerin yerine “Çalışana TEK ÖDEME verilsin o da maaşa zam olsun” talebimizin yapılması gereken tek düzenleme olduğunu hatırlatıyoruz. Ayrımcılık içeren, adaletsiz olan ve derde derman olmayan bu düzenleme yanlıştır. Günü değil saati bile kurtarmaya yaramayacak bu düzenleme çalışanların beklentilerine cevap vermekten fersah fersahuzaklıktadır.Pandemi ile mücadele eden birçok ülkede sağlık çalışanlarının ücretleri arttırılırken ve özlük hakları iyileştirilirken virüsle mücadelede adeta destan yazan Türk sağlık çalışanlarına bu tür düzenlemelerden mahrum bırakılmasını kabul etmiyoruz.
Tutulacak bir tarafı olmayan, bir öncekinden bir işe yaramadığını gayet iyi şekilde gördüğümüz bu ek ödeme kabusuna bir son verilmelidir. Maaşlara zam tek kabul edeceğimiz düzenlemedir. Bakanlık bunu mutlaka gerçekleştirmelidir.