Yüksek Yaylaların Ürünü; Kestane
Bölgemizin de, önemli katma değer olan ürünlerinden olan ve özellikle rakımı yüksek alanlarda, yetişen Kestane üretiminde, hasat dönemi her yerde olduğu gibi bölgemizin rakımı yüksek alanlarında devam etmektedir.
Ülkemizde kestanelerde hasat genel olarak Eylül ayı ortalarından Kasım ayı ortalarına kadar geçen yaklaşık iki aylık dönemde yapılmaktadır. Hasat zamanı çeşitlere ve bölgelere göre farklılık göstermektedir. Hasat zamanı dikenli yumakların hafifçe açılarak içinde doğal rengini almış meyvelerin görünmeye başlamasıyla belirlenir. Ancak meyvelerin tümü aynı zamanda olgunlaşmayıp, belirli bir süre içinde yavaş yavaş olgunlaştığından hasat dönemi de uzun sürmektedir. Kestanelerde hasat elle veya makine ile yapılmaktadır. Bunlardan ilki ülkemizde yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Bu durumda kestane ağacının dallarına sopa ya da sırıklarla vurularak meyveler düşürülür. Ancak bu yöntemde dallara vurma sırasında, dalların kırılmamasına özen gösterilmelidir. Bu yöntemin diğer bir sınırlı yönü ise çırpma sırasında henüz olgunlaşmamış meyvelerin dökülmesidir. Arazi yapısının uygun olduğu yerlerde makineyle de hasat yapılabilir. Kestanelerde hasat masraflı ve güç bir iştir. Bu nedenle olgunlaştığında kapsülleri kendiliğinden düşen, hasadı kolay tiplerin seçilmesi daha uygun olacaktır.
Hasat zamanı meyvenin dikenli kupulası sararıp çatlamaya başlar ve ağaçtan yere düşer. Düşüş esnasında kestane meyveleri dikenli toplarından ayrılır. Doğal yolla düşmeyen kestaneler ise değişik yöntemlerle düşürülür.Ilıman iklim seven kestane ağaçları, hem bol güneş alan hem de nemli bölgelerde 1000-1500 metre yükseklikteki bölgelerde daha kolay yetişirler. Bu nedenle, Kestane ağacının isteği iklime en uygun bölge Ege olduğundan, en çok kestane üretimi yapılan illerimiz de Ege illeridir. Yine de hemen her ilimizde Kestane üretimi yapılmaktadır ancak ülkemizde üretilen kestanenin %70’i Ege bölgesindendir.stane hasadında öncelikle, kestaneliklerde doğal yollarla yere düşmüş meyveler toplanır. Doğal yollarla düşen meyvelerin dikenli kabukları genelde yarı açık bir hal almıştır ancak yine de dikenlerin zarar vermemesi için eldivenle ya da maşa ile toplanması gerekir. Doğal olarak düşmeyen kestaneler ise sırıkçı adı verilen tarım işçileri tarafından ağaçlardan düşürülerek toplanır. Sırıkçılar ellerinde uzun sırıklarla 15-20 metre uzunluğundaki ağaçlara çıkarlar ve olgunlaşan kestaneleri ağaçlara zarar vermeden düşürmeye çalışırlar. Sırıkçılık mesleği çok riskli olduğu için, her ne kadar yevmiyeleri yüksek olsa da, günümüzde çalışacak işçi bulma hasat işlemleri oldukça uzun sürer. Bir ağacın dahi hasat edilmesi saatler alabilmektedir. Uzun süren hasat sonunda toplanan kestaneler bahçelerde çuval kaplı zeminler üzerinde toplanır ve üzerleri çeşitli otlar, gazeller ve eğrelti otları ile örtülür. Kış boyu bu şekilde kar altında bekleyen kestaneler böylece dikenli kabuklarından daha kolay ayrılır. Bu aşamada dikenli kabukların daha kolay ayrılmaları için kestaneler tokaç adı verilen bir aletle işlem görür. Daha sonra kestaneler 2 ay kadar da özel sergilerde hafifçe kurutulurKestane yüksek oranda su içerir. Saklanırken su kaybının ve küflenmenin önlenmesi gerekir. Su kaybı artarsa kestane sertleşir.Kestane düşük sıcaklıklarda (0o C) % 70-75 nemde delikli ambalajlar içerisinde saklanır.Ege bölgesinde dikenli kapsülleriyle yere düşen kestaneler, ağaçların altında yığınlar hâlinde toplanarak üzerleri eğrelti otları benzeri bitkilerle örtülerek saklanır. Gömü ya da yığın adı verilen bu işlem sayesinde üreticiler meyvelerini kış ortasına kadar saklayabilmektedir. Karadeniz Bölgesi’nde ise çuval veya plastik torba içindeki kestaneler kazılan toprağın içine gömülerek depolanır.