Reklam
Reklam
Reklam
Ödemiş Kent Gazetesi

ORGANİK TARIM

SEVAL KONURALP

SEVAL KONURALP

Türkiye’nin bir çok bölgesinde son yıllarda örnek bir tarım çalışması olan Organik tarım ülkenin bir çok bölgesinde yoğun bir şekilde yapılmaktadır. Çevreye ve insan sağlığına zarar vermeden, yapay dış girdileri kullanmaksızın (kimyasal gübre ve pestisit gibi), sürdürülebilir, verimliliğe dayalı, , toprak verimliliğini ve gıda güvenliğini esas alan üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve kayıtlı olan sertifikalı bir üretim şeklidir. Ürünlerin tüm üretim ve satış aşamaları yetkili kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarınca kontrol edilerek uygunluğu sertifikalandırılır.Küresel çevre sorunlarının giderek ağırlaştığı günümüzde, organik tarım insanlık için yeni bir umut kaynağıdır.

Biyolojik, ekolojik, bio gibi farklı kelimelerle tanımlanan “Organik Tarım”, tarımsal üretimde artan kimyasal gübre ve ilaç kullanımının doğa ve insan sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin ve ticari problemlerin aşılmasında bir alternatif yöntem olarak doğmuştur. İngilizce konuşulan ülkelerde, üretimlerinde ekolojik prensipler uygulanan tarımsal metotlar için “Organik Tarım” terimi, başka birçok ülkede ise “ekolojik tarım”ın kendi dilindeki karşılıkları kullanılmaktadır.

Örneğin, Almanya’da, ÖkologischerLandbau; İsveç’te, Ekologiskproduktion vb. “Ekolojik” kelimesi aynı zamanda bazı büyük organik kurumların isimlerinde de yer almaktadır. Norveç’te Organik Tarım Enstitüsü – NorsksenterforØkologisklandbruk-NORSØK veya Almanya’da Federal Tarım Bakanlığı Organik Ofisi -ReferatOekologischerLandbau- gibi. Bunların yanı sıra İsviçre, Avusturya, İtalya ve Fransa’da ise “Biyolojik Tarım” terimi kullanılmaktadır. 2092/91 sayılı Avrupa Birliği Yönetmeliği hazırlanırken ilgili komisyon tüm bu eğilimleri dikkate alarak her üç (Organik, Ekolojik, Biyolojik) terimin de korunacağını, hatta Avrupa Birliği resmi dillerinde Bio veya Eko kelimelerinin de kullanılabileceğini belirtmiştir. Ülkemizde ise 10.06.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik”e göre organik tarım ürünü için yalnızca “organik” kelimesinin kullanılması gerekmektedir.

Doğal dengeyi bozmadan sağlıklı ürünler üretmek için, bitkisel ve hayvansal üretimi uygun ekolojilerde, kültürel tedbirleri öncelikli olarak benimseyerek bitki koruma ve zararlı mücadelesinde doğal yöntemleri tercih etmek yoluyla ve bir sertifikasyon süreci ile kontrol edilen üretime Organik Üretim ve bu yolla elde edilen ürünlere de Organik Ürün denir. CODEX Alimentarius’un tanımına göre, organik tarım, “topraktaki biyolojik hareketi, biyolojik dönüşümü ve biyolojik çeşitliliği de içeren tarımsal eko sistem sağlığını artıran ve zenginleştiren bütünsel bir üretim ve işletim sistemidir”. Ancak, geçen zaman, bu sistemin alternatif bir yöntem olmaktan çok bir yaşam felsefesi olduğunu ortaya koymuştur. Dünya nüfusunun artmasına bağlı olarak tüketim talebinin de arttığı bir gerçektir. Bu noktada tarımsal üretim talebini karşılamak için tarım alanlarında bir genişleme izlendiyse de hedef, birim alandan daha fazla ürün almaya yönelmiştir. Ancak bilinçsizce gerçekleştirilen tarım faaliyetlerinin insan ve hayvan sağlığını tehdit ettiği, yer altı su kaynaklarının tükenmesine ve/veya kirlenmesine, doğal bitki ve toprak deseninin bozulmasına ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmesine yol açtığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Sıralanan bu sorunlar öncelikle Kuzey Avrupa ülkelerinde kendisini göstermiştir. Bunun üzerine ABD’de bazı üreticilerin öncülüğünde sentetik ilaç ve gübre kullanılmaksızın tarımsal üretim başlamıştır.

Organik üretimde yapay dış girdiler yerine organik mevzuatlarla uygunluğuna onay verilmiş maddeler, yeşil gübreleme, münavebe ve biyolojik mücadele yöntemleri uygulanır

Biyolojik, ekolojik, bio gibi farklı kelimelerle tanımlanan “Organik Tarım”, tarımsal üretimde artan kimyasal gübre ve ilaç kullanımının doğa ve insan sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin ve ticari problemlerin aşılmasında bir alternatif yöntem olarak doğmuştur.Organik Tarımın amacı, bilinçsizce gerçekleştirilen tarım faaliyetlerinin insan ve hayvan sağlığını tehdit etmesini engellemektir. Bunun için yer altı su kaynaklarının tükenmesine ve/veya kirlenmesine, doğal bitki ve toprak deseninin bozulmasına ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmesine yol açan unsurların azaltılması, sentetik ilaç ve gübre kullanılmaksızın tarımsal üretimin gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir.

Organik Tarım Literatürü Nasıl Oluşmuştur?Üretimlerinde ekolojik prensipler uygulanan tarımsal metotlar için “Organik Tarım” terimi, ya da “ekolojik tarım” ifadeleri kullanılmaktadır. Örneğin, Almanya’da, ÖkologischerLandbau; İsveç’te, Ekologiskproduktion vb. “Ekolojik” kelimesi aynı zamanda bazı büyük organik kurumların isimlerinde de yer almaktadır. Norveç’te Organik Tarım Enstitüsü – NorsksenterforØkologisklandbruk-NORSØK veya Almanya’da Federal Tarım Bakanlığı Organik Ofisi -ReferatOekologischerLandbau- gibi.

Bunların yanı sıra İsviçre, Avusturya, İtalya ve Fransa’da ise “Biyolojik Tarım” terimi kullanılmaktadır. 2092/91 sayılı Avrupa Birliği Yönetmeliği hazırlanırken ilgili komisyon tüm bu eğilimleri dikkate alarak her üç (Organik, Ekolojik, Biyolojik) terimin de korunacağını, hatta Avrupa Birliği resmi dillerinde Bio veya Eko kelimelerinin de kullanılabileceğini belirtmiştir.

Organik tarımın geçmişi 1980’li yıllara dayanan Türkiye, organik üretime ayrılan tarım alanına bakıldığında dünyada ilk 10’da, üretimde ise ilk 6 ülkeden biri. Ülkemizde 10.06.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik”e göre, organik tarım ürünü için yalnızca “organik” kelimesinin kullanılması gerekmektedir.

Türkiye’nin, toplam tarım alanlarının yüzde 2’sinde organik tarım yapılıyor. 2015 yılı verileri ile 70 bine yakın üretici 1 milyon 800 bin ton organik ürün üretiyor. Üretimin yüzde 90’ı ihraç ediliyor. En çok ihracat yapılan ilk 3 ülke sırasıyla Amerika, Fransa ve Almanya yer alıyor. Türkiye’de organik tarımda, sürdürülebilirliğin düşük olması, ürün çeşitliliğinin azlığı, yasal düzenlemelerde boşlukların olması, katma değerin düşük olması, araştırma projelerinde düşüş, eğitim ve ürün işlemedeki sıkıntılar, desteklerin amacına uygun kullanılmaması akla gelen ilk sorunlar olarak dikkat çekiyor.

Büyük bir potansiyele sahip ülkemizde lokomotif ürünler ise incir, üzüm, kayısı gibi kuru meyveler, fındık ve bakliyat olarak ön plana çıkarken, Tarım ve Orman Bakanlığının 2018 verilerine göre Türkiye, en çok İtalya’ya organik ürün ihraç etmektedir.Dünyada organik tarım üretimi yapılan alanlar, toplam tarım alanlarının yaklaşık yüzde 1’ini oluşturmaktadır. Avustralya, 35,6 milyon hektar ile en büyük organik tarım alanına sahip ülke konumundayken, onu 3,4 milyon hektar ile Arjantin ve 3 milyon hektar ile Çin izliyor. Avrupa’da ise en büyük organik tarım alanına sahip ilk üç ülke sırasıyla 2,1 milyon hektar ile İspanya, 1,9 milyon hektar ile İtalya ve 1,7 milyon hektar ile Fransa’dır.OrganikTarım’ın geleceğe ilişkin uzmanların öngörüleri şu şekilde sıralamaktadır: Organik tarıma olan talep artarken özellikle verimlilik ve sürdürülebilirlik sorunlarına çözüm bulunamadığı için üretim istenen oranda artmıyor. Bu nedenle teknoloji kullanımı yaygınlaşmalı, inovatif çalışmalar yapılmalıdır. Organik ürünlere olan güvensizlik sebebiyle üretimden tüketime kadar olan süreç sertifikalandırılmalıdır. Organik tarıma verilen desteklerin depolama, ambalajlama ve pazarlamaya da yaygınlaştırılması isteniyor. Sürdürülebilir gıda üretimi, çevrenin korunması, sağlıklı, güvenilir ve marka değeri olan ürün üretimi için organik tarım geliştirilmelidir. Gelir düzeyi artan tüketicinin sağlıklı gıda ve ürünlere olan talebi artıyor. Bu talep büyük oranda organik sertifikası olmayan doğal, natürel, köy ürünü olarak adlandırılan ürünlerle karşılanmalıdır. Organik ürün tüketimi kişilerin gelir durumu ile doğrudan ilgilidir.Organik tarımla uğraşanlar yaşlanıyor ve gençler üretimle ilgilenmiyor. Bu noktada gençlerin sektöre kazandırılmalı ve organik tarım gelecek nesillere aktarılmalıdır. Organik tarım, tarımın geleceğinde daha fazla önem verilecek ve yeni çalışmaların destekleneceği bir alan olarak d

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
- 17 Nisan 2024
- 15 Nisan 2024
- 8 Nisan 2024
- 5 Nisan 2024
- 2 Nisan 2024
- 1 Nisan 2024
- 29 Mart 2024
- 25 Mart 2024
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ