GÜNDEME DAİR
Laf dinlemez gibi (!)İzmir ‘asi şehir’ midir, nedir?Geçenlerde bir siyasetçi de ‘kurtarılmış şehir!’ gibi talihsiz bir laf etmişti.Ya da buna benzer bir sözler.Tabii bu bize ‘Elektrikler sabaha kadar yanıyor!’ gazete manşetlerini hatırlatmıştı, geçen yakın zamanda bir yüksek hukukçunun ifadesinden.Yer gök ‘tepki’ sözleri ile inledi ama sonuç da her zaman her şeyde olduğu gibi unutuldu gitti.Halbuki hepimiz ‘istifa’ bekliyorduk.Zaten biz iki şeyi unuttuk;Birincisi istifa müessesesini.Tabii buna bağlı olarak ‘istifanın’ tek taraflı bir eylem olduğunu.Kişi özgür düşüncesi ile bu kararı alır ve uygular…Yani işini bırakır.Ama öyle mi?Arada kaynamadan belirteyim.1980’den önce yurdun çeşitli yörelerinde ve kentlerin bazı kısımlarında ‘kurtarılmış bölge!’ diye adlandırılan yerler vardı…
Buraları illegal kesimlerin sözde kontrolü halinde idi.Neler çekilmişti, neler?Nedense o günleri de unuttuk.Ama biri gidiyor diğeri geliyor!Şimdi de PKK illeti ile uğraşıyoruz, aynen Pandemi daha doğrusu Korona virüsü ile savaş yaptığımız gibi.Tabii ki hepsinin kökünü kazıyacağız.Ha sahi ‘Asi şehir!’ sıfatına geleyim;
Bir film ya da hikaye adı.Yine bir zamanlar bu boykot kararını almış, hatta Fransız Konsoloslukları önüne siyah çelenk bile bırakmıştık…Sonra ‘Amerikan dolarlarını’ yaktığımız günleri de anımsıyorum.Siyasette olur mu?Oluyorişte!Şimdi Arap ülkelerinin bizim Türk ürünlerimizi protesto ettikleri gibi.Onlar da unutacaklar mı?Ama işi sıkı tutuyorlar; her mağazaya afişler asıyorlar.Bizde de Urla’da, Çeşme’de birçok kentimizde el ilanı büyüklüğünde üzerlerinde ‘Yerli malı kullan’ ve Alışverişini yerel esnaftan yap’ afişleri asılı.Teşbihte hata olmaz.Bazı sözcükler ve cümleler, hızla çalakalem yazdığım için aklıma gelmiyor oluyor.Araştırmaya kalksam büyük zaman alıyor.Ne yazacağımı da unutuyor, başlıyorum daldan dala atlamaya, ya da saçmalamaya…
Ne diyordum?Ha sahi; bugün yani 21 Aralık Pazartesi günü İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer, Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu OliverGauvin’in de katılımıyla İzsu Genel Müdürlüğü ile Fransız Kalkınma Ajansı’nın arasındaki kredi sözleşmesini imzaladı.Yani İzmir’in kredisi her yerde var.Hadilen!’ diye terslediğimiz Fransa’da bile…
İl Başkanı Seda Kaya’nın göreve gelmesinin ardından Pandemi dönemi olmasına rağmen çalışmalarına hız veren DEVA Partisi’nde 7 ilçe başkanı belirlendi.7 ilçede 6 başkan daha önce siyaset yapmamış isimlerden oluşurken, 4’ünün de kadın olması dikkat çekti.İzmir’de kadın il başkanı Seda Kaya Ösen ile yola çıkan Deva Partisi’nin tüzüğünde yüzde 35 cinsiyet kotası şartı yer alırken, belirlenen Urla, Güzelbahçe, Narlıdere, Balçova, Kınık, Torbalı ve Menderes ilçe Başkanları’ndan 4 ü kadın oldu.Esin Şahin Narlıdere, Nilgün Türkoğlu Urla, İlknur Demirtaş Torbalı, Gülhan Akyol Menderes ilçe başkanı olarak atandı. 7 ilçeden üçünde ise Mehmet Ali Kaya Balçova, Mustafa Karga Kınık ve Bülent Güney Güzelbahçe ilçe başkanı olarak belirlendi.Geçenlerde ‘Seyyar satıcılar’dan söz etmiş, haklı isteklerini vurgulamıştım.Daha önce ise bayiler ve bakkalların sıkıntılarını anlatmıştım.Bugün de ‘iflasın pençesinde çırpınan kantincilerden’ söz edeyim.
Biliyoruz:Pandemi sebebiyle okulların 5 Şubat 2021’e kadar açılmayacağı açıklandı.Daha sonrası ise belirsizliğini koruyor. 10 aydır işletmelerini açamayan ne zaman açacağı da belli olmayan Kantinciler iflasın pençesinde çırpınıyor.Pandemi kısıtlamaları esnetildiğinde İzmir Kantinciler Esnaf Odası (İKEO) Olağan Üstü Genel Kurulu gerçekleştirilecek.
1988’den bu yana kantincilik yapan Biyoloji Öğretmeni Güzide Akpulat Peker, ‘Bir kısım esnafımızın faydalandığı 25 bin TL kredinin ödeme günü geldi. Özel kurumlardan alınan kredilerin ödeme dönemi başladı. Kredi Kooperatiflerinden alınan Can Suyu kredileri yapılandırma kapsamında değil.
Süreçten etkilenip borçlarını ödeyemeyen meslektaşlarımıza e-haciz işlemi yapılmış bu hacizi kaldırmak isteyen üyelerimizden peşin para istenmiştir.KDV, Muhtasar, Gelir Vergisi için boş beyanname vermek zorundayız. Esnafımızın her boş beyannameye damga vergisi tahakkuku sebebi ile borçlarına borç ilave olmaktadır.Esnafın hayatını devam ettirebilmesi için gerekli ev kirası, faturalar, gıda temizlik malzemeleri gibi minimum ihtiyaçlarını dahi karşılayabileceği bir geliri yoktur.Bu sıkıntılar nedeniyle maalesef yapılandırma fırsatından yararlanamayacaktır’ şeklinde konuştu.
Yaklaşık bir yıldır pandemiden sebep çalışamıyan ve ne zaman çalışacağı belli olmayan kantinci esnafı yasa gereği boş beyanname vermek zorundadır.Bu kapsamda işletmelerin muhasebecileri bu boş beyannameleri vergi dairesi sistemlerine bilgisayardan yüklemek için muhasebe aidatı talep etmektedirler.Herhangi bir fatura işlemi yapılmadığından, alınmayan bir hizmetin ödemesi ile de karşı karşıya kalmış durumdayız.
Bir şey olmaz merak etmeyin!Ben düşersem Almanya yok olur!’ demiş Adolf Hitler!
Almanya yok oldu mu?Ben gittiğimde kapitalistler sizi kör kedi yavruları gibi boğacaklar!’ demiş Stalin.Beni azlederseniz piyasalar çöker, herkes yoksullaşır!’ demiş Trump…
GİTTİ GİDİYOR, AMERİKA’DA HALKA BİR ŞEY OLDU MU?
Yani kendilerini ‘tek adam’ gibi görenler hep böyle hayal görürler, çoğu da ‘Benden sonra tufan’ der ama havasını alır…Bizim liderimiz, yolundan sapmayacağımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise ne demiş?Benimnaciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!’Yani içimizdeki hainlere de, Türk ve Türkiye düşmanlarına da arada hatırlatmakta yarar var…
Gül Tulunay Hanım’dan öğrendiğime göre,İstanbul Büyükşehir Denetim raporunda, müfettişler, İBB tarafından 0-4 yaş arası çocuğu olan annelere ve sınav günlerinde öğrencilere- öğretmenlere ücretsiz ulaşım hakkı verilmesinin mevzuatı aykırı olduğunu, bu hakkı tanıma yetkisinin sadece Cumhurbaşkanlığında olduğunu ileri sürmüş.Neler yazıldığını tahmin etmişsinizdir, tekrarlamama gerek yok.Olur mu, olmaz mı?’ tartışması,Çoğunluk tabii ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan yana çıkıyor…
Sadece bir kişi,65 yaş üstünde ama zengin kadınların ya da erkeklerin bedava seyahatlarını kendine görev çıkarmış,Ne alakası var?’ demeyin…Onun görüşü de böyle…Dün olayların nasıl çarpıtıldığını ve zaman kaybından da söz etmiştim..
Bazı yandaş basın yayın organlarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ‘golf araçları’ aldığını ve israf yaptığını iddia etti.Ama alınan araçların yaş almış ve engelli yurttaşlarımızın mezarlıklar içinde kabristan ziyaretlerini için temin edildiğini görmezden ve duymazdan geliyorlar.
Şimdi bazı arkadaşlarımız pandemi nedeniyle Yılbaşı için alınan kararları kendine göre yorumlamış,Haklı olduğu yanlar var…Ama şuna katılmıyorum.Neymiş efendim oteller açıkmış ve oralarda eğlenceler düzenleniyormuş.Yani Yılbaşı için…Olmaz olmalıymış..Bizler evlerimizde otururken bazıları eğlenecekmiş!’Olur muymuş?’
Bence,Olur.. olur bal gibi olur!’Bunun şarkısı bile var…Parası olanın hakkı,Çalışanın’ diyecektim ama herkes çalıştığı için sözcüğü değiştirdim.Bence bunda biraz da kıskançlık var gibi…Ben gitmiyorsam başkası da gitmesin!’ gibi bir duygu seziyorum…Ekonomik durumu iyi olan tabii ki sevdikleriyle birlikte olmayı istemez mi?Bir yandan oteller iflas ediyor diyoruz, diğer yandan ‘olur mu?’ diye açık kalmalarını tenkit ediyoruz…
Geçen yıla göre yüzde 60 turist, yüzde 72 gelir kaybeden turizm sektörü için can suyu denilebilecek destekleri vermeliyiz.Nedense her şeyi kara gözlükle görüyoruz, arada pembe gözlükleri de kullanmamız lazım.Madalyonun her zaman iki yüzü olduğunu unutmayalım.Mühim olan mutlu olmaktır…Ama otelde, ama evimizde, ama dağ başında…
Mutluluk üzerine de birkaç örnek satır yazmak istiyorum, affınıza sığınarak; Mutluluk örneği
Önce beni mutlu eden satırlar.Değerli büyüğüm, üstadım:
Urla’da yaşıyorum!2016’da geçirdiğim beyincik kanaması ile yüzde 3 ile hayattayım.
Sadece dengem yok,yürüyemiyorum!Yürüyemeyince de işime gidemedim, Urla’ya yerleştim.
Sizi büyük bir özenle, yazılarınızı izliyorum.Uygun zaman dilimi bulursanız; bir kahve ikram etmeyi çok isterim.Sevinirim…
Sevgi ve saygılarımla…Adını, telefonunu, açık adresini veren bu okuyucuma isterseniz ‘Mehmet Bey’ ya da ‘Fatih Bey’ diyelim…
Ya da Ahmet veya Muzaffer…Beni mutlu etmiş bu daveti ile…Peki kendisi nasıl mutlu olacak?
‘Pandemi nedeniyle evden çıkmadığımı, kimse ile görüşmediğimi belirtince şu yanıtı verdi.Güzel bir havada, bahçemizde, mesafeli oturabileceğimizi hesap etmiştim!’
Mehmet Bey neden mutlu oluyor?Bir misafiri ile karşılıklı kahve içmekten.Yani hepimiz istersek bizi mutlu edecek bir etkinlik bulabiliriz.Yoksa başkası ile kafamızı yorup kıskançlık nöbetlerine gireriz…
Artık başkaları ile uğraşmayı bırakalım da önümüze bakalımMutluluk en fazla uzağımızda Fatih Bey gibi bir fincan kahvede bile olabilir…