Birgi günümüzde de önemini sürdüren bir inanç merkezi olma misyonunu tarih boyunca hiç kaybetmemiştir: Bir zamanlar Zeus’un kenti (Roma dönemi), İsa’nın kenti (Bizans dönemi) olmuş bu mistik topraklar, Aydınoğlu Beyliği zamanında Bektaşi Horasan erenleri eliyle Müslümanlığın yayılmasına tanık olmuş ve önemli din adamları ile padişah hocaları yetiştirerek Osmanlı İmparatorluğunda söz sahibi olmuştur. Burada özellikle İmam Birgivi’den söz etmek gerekiyor: Birgi’nin tarihindeki en önemli şahsiyetlerinden olan ve İslam dünyasında İmam lakabını almış olan (bir elin parmağı kadar)ender alimlerden biridir o. Yaşadığı dönemde adaleti ile nam salmış,şeyhülislama kafa tutmuş biridir o. Osmanlı sarayında sözü geçen biri olmuş hep, hocası padişahın hocası olan Ataullah Efendi’nin tavsiyesiyle Birgi’ye gelmiş ve yetiştirdiği birçok alimin yanı sıra 50 civarında da eser bırakmıştır. Ama İslam dünyasında ona özel bir yer konumlandıran eseri ise “Siyer-i Nebi” dir, yani bize peygamberimizi tanıtan ulemadır o. Sade bir mezarım olsun diyen İmam Birgivi’nin mezarı her yıl 150 bin civarında ziyaretçi çekmekte günümüzde ( mezarının yanında oğluyla birlikte yatmakta, başında da devasa serviler bulunmakta), yıllardır dua edip isteklerde bulunan ve gerçekleşince adak kesmek için gelen insanlar dolup taşırmakta mezarlığın etrafını (gerçi kendisi İslam’da kabir ziyaretinden medet ummak yoktur, batıldır demişse de ülkemizde en çok ziyaret edilen şahsiyetlerden biri olmuş hep, çaresiz, umut arayan insanlara bir çare kapısı olmuş aynı zamanda). Birgi’nin en önemli yapılarından olan “Aydınoğlu Mehmet Bey Cami” nam-ı diğer “Ulu Cami” 700 yılı aşkın ömrü içerisinde barındırdığı Türk İslam dünyasının ender eserleriyle bir abide gibi müze cami olarak hizmet vermeye devam etmekte. Cami şu an ayakta olan Birgi’deki en eski Türk eserlerindendir. Selçuklu mimarisi, farklı çatı yapısı, minaresinin konumuyla, güzel mihrabı, şahaser minberi ile ve benzeri görülmemiş dış duvarında yer alan aslan heykeliyle hayrete düşmüş bakışlara alışık şekilde ziyaretçilerini ağırlamakta ve adeta bir müze işlevi görmekte, caminin hocası ve müezzini rehberlere taş çıkaracak bilgi ve üsluplarıyla yıllardır hizmet etmekteler. Caminin yan tarafında Aydınoğlu Mehmet Bey ve oğullarının defnedildiği türbe ile bir hazire mevcuttur. Birgi’de Ulu Cami haricinde ibadete açık olan Osmanlı’nın farklı dönemlerine ait camiler (Karaoğlu ve Dervişağa Camileri) de mevcuttur. Şu an yıkıntı halinde olan Güdük Minareli Cami ‘de manzarası ve görünümü ile büyüleyici. Bir diğer ibadet mabedi şu an yıkıntı halinde olan Sasalı Mescidi (Küçük Menderes havzasındaki ilk İslam Mabedi olarak kabul edilmekte). Tavsiye: Cami turu yapın. Ulu Cami’yi ziyaret ettiğinizde hocalara İslam’da külliye mantığını ve mihrapın anlamını özellikle sorun, caminin avlusundaki Beylik türbesinin tavanına hayran kalacaksınız, öncesinde kral kızı efsanesini dinleyin, haziredeki mezar taşlarını incelemeyi unutmayın. Karaoğlu camisi haziresindeki cariyenin mezar taşına ve Dervişağa cami kalem işi bezemelerine hayran kalacaksınız. Birgi’ye yukarıdan bir yerden baktığınızdaselvi ve minarelerin birlikte oluşturduğu mistik şöleni seyreyleyin. Birgi aynı zamanda İslam bilgisinin de aktarıldığı eğitim kurumları bakımından da oldukça zengin: İmam Birgivi Medresesi (restore edilmiş, şu an hediyelik eşya ve el sanatları dükkanlarına ev sahipliği yapmakta), DervişağaDarulhadisi (restore edilmiş, hafta sonları kapıları açık, yarı müze konumunda, bir üniversitenin restorasyon bölümünün hizmetine verilmesi gündemde), Sarı Berber Sıbyan Mektebi (restore edilmiş, bir ara kütüphane olarak kullanılmış, şu an kapalı), Kale Medresesi (Aydınoğlu Mehmet Bey yaptırmıştır, şu an viran durumda), Karaoğlu Medresesi (yeri belli ama şu an ortada yok). Tavsiye: İmam Birgivi Medresesi’nde İmam Birgivi’nin yaşamından efsanevi hikayeleri dinlemeden gitmeyin. Hafta sonu Dervişağa Medresesindeki görevlilerden Dervişağa’nınhikayesini dinleyin. Ve Kilise ile Manastır; şu an ikisi de belli belirsiz yıkıntılardan oluşmaktadır.
Birgi özellikle bu dönemlerde ipek ve dokumacılık, semercilik, tabaklık, ayakkabıcılık, nalbantlık, hancılık gibi önemli zanaatların merkezi olmuş. Şu an bahsedilen zanaatlar kaybolmuş, sadece ipek ve dokumayla uğraşan 2 işletme bulunmaktadır. Tabakhanelerin kalıntısı kalmıştır günümüze ancak.
Birgi’de bir zamanlar yardımlaşmanın hayat bulduğu, yolcuların ağırlandığı ne olursan ol gel diyen Horasan Erenlerinin zaviyeleri hizmet vermiştir. Bir nevi sosyal dayanışma diyarı diyebileceğimiz Birgi de tespit edilen 35 civarı vakıftan da söz edilmektedir.
Kentin bozulmadan günümüze gelmesinde ve sit kararı alınmasında zamanın belediye başkanı Mehmet Hıfzı Aslankaraoğlu ve belediye meclisi ile ÇEKÜL Vakfı (başta Emin Başaranbilek ve ÇEKÜL gönüllüleri) olmak üzere resterasyonlarla güzelliğinin ortaya çıkması çabasında dönemin belediye başkanı (M. Cumhur Şener’in) ile Tarihi Kentler Birliği ve ÇEKÜL Vakfı Başkanı Metin Sözen ve Cengiz Eruzun hocaların katkıları takdire şayandır.