Reklam
Reklam
Reklam
Ödemiş Kent Gazetesi

Covid-19

Ersoy Toptaş

Ersoy Toptaş

Yakın dönemde, tüm dünyada ekonominin hemen her kesiminin bu denli etkilendiği, bazı sektörlerde tesislerin tamamen durduğu ve faaliyetlerin sona erdiği başka bir örnek bulunmuyor. Bu açıdan bakıldığında, Covid-19 krizinin 2001 ve 2008’de yaşanan ekonomik krizlerden farklı yönleri bulunuyor.

Perakende, alışveriş, eğlence, turizm gibi sektörlerde, tüketici beklenti ve taleplerinde değişimler yaşanması bekleniyor. Online iletişim ve çalışmanın gelişmesi ile şirketlerin iş yapma biçimleri, ofis kullanımları ile iş seyahati alışkanlıklarının da değişim göstermesi söz konusu

Ayrıca, ilk defa sınırların kapandığına da şahit olduk ve ülke yönetimlerinin önceliği kendi halklarına vermelerinden sebep özellikle gıda ile tıbbi malzemelerde global tedarik zincirinde ciddi sıkıntılar yaşandı. Beklenti odur ki ülkeler yeni dönemde özellikle gıda ve sağlık gibi kamu sağlığı ve güvenliğini ilgilendiren konularda kendi kendilerine yeterli olmaya çok daha fazla odaklanacaklar. Bu gelişmeler ve tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar nedeni ile global ticaretin yapısı ve hacminde de değişimler söz konusu olacak. Kısaca kriz sonrası yeni bir dünya düzeninin şekillenmesi nerede ise kaçınılmaz bir sonuç. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeni dönemde fırsatlar da tehditler de eskisine göre daha fazla olacak. Şirketlerin de tüm plan ve projeksiyonlarını, değişen durum ve koşullara uygun olarak gözden geçirmeleri ve gerekli değişiklikler ile ilgili hazırlıkları gecikmeden tamamlamaları gerekiyor.

Bu dönemde özellikle bazı sektörlerde talep daralması, nakit sıkışıklıkları gibi nedenler ile özellikle peşin mal alımlarında olağandışı iskontolar söz konusu olabilir. Aynı zamanda bazı tesisler de üretimi durdurmayı tercih etmeyip bu nedenle de stok yapmak durumunda da kalabilirler. Oysa, stoklayacağınız malları kriz döneminin belirsizliklerine karşın satabileceğinize emin değilseniz paranızı hammadde veya ürün stoğuna bağlamayı önermiyoruz. Aksi tutum kriz döneminde altın değerinde olan nakdinizi eritmenize yol açıp daha sonra da değişken piyasa dinamikleri nedeni ile stoklarınızı paraya çevirmekle ilgili sıkıntılar yaşamanıza neden olabilir.

Düşen satışları arttırmak ve belki de piyasadan daha fazla pay kapmak amacı ile satışların vadesini arttırarak ürünlerinizi daha cazip kılmaya çalışmak özellikle bu dönemde sıkıntı yaratabilir. Alacak vadesini arttırmak tahsilat sürenizin artması anlamına gelir ki bu durum nakit akışınızı zayıflatacaktır. Yanı sıra uzun vadeli alacaklarda tahsilat sıkıntısı yaşanma ihtimali de daha fazladır. Özellikle kriz döneminde batık riskiniz de bu nedenle daha da artabilir. Krize önemli bir nakit birikimi ile girmiş olup bu dönemi fırsata çevirmek isteyen şirketler hariç alacak vadesini uzatmak genel olarak tercih edilmemelidir.

”KISA VADELİ ÇÖZÜMLER” SORUN YARATIR.

Şirketlerin günü kurtarma amaçlı kısa vadeli krediler ile dönmeye çalışması genelde iyi sonuç vermez. Bu tip kısa vadeli bakış zaman içinde kısa vadeli kredilerin yine alınacak başka kısa vadeli krediler ile finanse edilmesi şeklinde bir sarmala yol açar. İlerleyen dönemlerde plansız alınan kısa vadeli kredilerin taksitleri çok artar ve ilave kredi imkanları da daralır. Böyle bir durum şirketleri iflasa kadar götürebilir. Özellikle kriz dönemlerinde kredi musluklarının da kısılması bu tip kısa vadeli borçların çevrilmesini iyice zorlaştırır. Yapılması gereken şirketin ihtiyacı olan fon kaynağını tespit etmek ve bir sonraki maddede bahsedeceğim nakit akışına uygun bir borçlanma yapısı tesis ederek sorunu kökünden çözmektir. Bu yapılamıyor ise şirketler varlık satışı da dahil olmak üzere likiditeyi arttıracak tedbirleri almayı gecikmeden düşünmelidirler.

NAKİT AKIŞINA ÖNEM VERMEMEK.

Aslında belki de ilk sırada olması gereken nakit akışı konusu yukarıda bahsi geçen diğer hususlar ile de direkt bağlantılı olduğu için son maddede yer aldı. Nakit akışı yönetimi Türkiye’de çok ihmal edilen bir konudur. Özellikle kriz dönemlerinde şirketlerin sürdürebilirliğinin güvencesi olması nedeni ile nakdin ve yönetiminin önemi daha da artar. Krizden kaynaklı bir takım fırsatlardan faydalanmayı düşünüyor olsak da bu tip dönemlerde asıl amacımız gemimizi sağ salim limana yanaştırmak olmalıdır. Şirketlerin can suyu olarak nitelendireceğimiz nakit akışını geleceğe yönelik tahmin edebilmek ve uygun tedbirleri zamanında almak birinci önceliğimizdir. Daha önce belirtilen tüm maddelerin nakit akışına olumlu veya olumsuz etkileri bulunmaktadır. Örneğin diğer tüm şartlar aynı kalmak kaydı ile stokları arttırmak ve alacak vadelerini uzatmak nakit akışına olumsuz, borç vadelerini uzatmak ise olumlu yansıma yapacaktır. Unutulmaması gereken en önemli hususlardan biri de şirket nakit akışının, iş modelimizin ve aldığımız tüm yönetsel kararların olumlu veya olumsuz bir yansıması niteliğinde olduğudur. Kur ve enflasyon riski kriz döneminde mutlaka daha da önem vermemiz gereken risk analizi ve yönetimi çalışmalarının önemli bir parçasıdır. Bu tip riskler kriz dönemlerindeki artan belirsizliklere paralel olarak daha da önem kazanırlar. Bu nedenle nakit akış projeksiyonu yaparken enflasyon ve devalüasyon beklentilerini hesaplamalarımızda dikkate almamız gerekir.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
- 4 Ocak 2022
- 30 Aralık 2021
- 18 Aralık 2021
- 10 Aralık 2021
- 19 Kasım 2021
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ