Reklam
Reklam
Reklam
Ödemiş Kent Gazetesi

AFGANİSTAN

AYHAN DAYAN

AYHAN DAYAN

Bu köşem için hazırladığım yazıları haftadan haftaya yayınlayınca ülke ve dünya gündeminin hızına yetişmek inanın olası değil. Güncel bir konuyla ilgili kaleme aldığınız bir yazı köşede yayınlana kadar hemen bir başka gündem oluşuveriyor.

Birkaç haftadan bu yana ülke ve dünya gündeminde Afganistan var. İnsanların konuya bakış açısı farklı elbette. Ülkemizde kulaklarına birazcık şeriat sözcüğü fısıldananlar hemen ağzılarını suyunu koyuverdi neredeyse. Oysaki bunlar olaya dıraıdan bağlı. Yani sözde şeriat özlenecek ama demokratik, özgür bir rejimde yaşamayı yeğleyecekler, rahat davranacaklar. Bu bile başlı başına bir çelişkidir.

İnsanlarına, özellikle de kadınlara bu kadar özgür ve ayrıcalıklı bir ortam sağlayan Cumhuriyet gibi bir rejimin değerini hemen yanı başımızdaki coğrafyada bulunan Afganistan’da son haftalarda yaşanan onca çok yönlü karmaşaya bakınca sanırım bazı aymaz kafalar daha iyi anlayacaktır.

Örneğin bir kadın vekilin geçmiş yıllarda “Cumhuriyet rejimi kadınlık onurumu aldı.” demesini çok iyi hatırlarsanız.

Örneğin yine bir kendini bilmez bir genç kızın Anıtkabir’deki hadsiz ve densiz saçmalıklarını yine öyle…

Böyle düşünenlere Afganistan gibi bir ülkeyi ve özellikle de kadınların oradaki durumlarını çok iyi izlemelerini salık veriyoruz. İyi bir empati kurmalarını, buralarda hiçbir hakkı olmayan, sosyal yaşamda insan olarak görülmeyen, değersizleştirilen, iyiden iyiye soyutlanan, can güvenliği bile olmayan kadınların yerlerine koysunlar, bir güzel düşünsünler. Cumhuriyet rejimi kadının onurunu alan değil, değerini, onurunu verip yüceltendir.

Yok öyle, Cumhuriyet gibi bir rejimin her nimetinden yararlanıp da uzaktan uzaktan şeriat naraları atmak. Zaten bunu yapanlar nedense kendilerini hep demokrasinin en gelişmiş olduğu ülkelere atıyorlar. Çünkü biliyorlar ki şeriat adı altında yönetilen ülkelerde kadının adı yok. Kadın oralarda eğitim hakları bile gasp edilmiş atıl, ikinci hatta üçüncü sınıf bir canlı, yalnızca cinsel bir obje…

Sözde şeriatla yönetilen başka bir ülkede kadınlar ilk kez ehliyet alıyorlar, seviniyorlar. Kadınlara sosyal yaşamda bazı haklar verilecek deniyor, seviniyor zavallılar. Bu tür benzer pek çok ülkede seçme ve seçilme hakları yok, zaten seçim de olmayınca olsa da göstermelik olunca, demokrasi olmayınca böyle bir olgu yok, böyle bir dertleri yok.

İnsanlar akın akın Afganistan’dan kaçıyorlar. Öyle bir kaçış ki hani böyle bir şansları olsa uçağın kanadına tutunup gelmeye bile razılar. Kaldı ki geçen haftalardaülkdene bir an önce kaçabilmek adına uçağın kanadına tutunarak çıkan iki genç kardeş yüzlerce metre yükseklikten yere düşerek öldüler.

Bir bakıyorsunuz, sanki bize gelenlerin pek çoğu tek tip, sanki hepsi tornadan çıkma…

Sözde mülteci bunlar…

Aralarında kadın yok, çocuk yok, yaşlı yok. Bu bağlamda bunlar gerçekten mülteci mi yoksa kendi canlarının derdine düşmüş, geride bıraktıkları kadınların başlarına neler geleceğini hiç de umursamayan şerefsiz sürüsü mü?

Koskoca İran’ı geçip ülkemizin Doğu sınırına dayanıyorlar, ellerinde ne küçük ne bir poşet ne de bir su şişesi var. Sanki uçarak geliyorlar.

Bu kaçış Taliban’dan kaçış, daha doğrusu ölümden kaçış…

Yakalanırlarsa tekbir sesleri arasında yere yatırılıp, tıpkı aciz bir koyun gibi boğazlanacaklarının ya da karşılarındaki canilerin gerile gerilekafalarına kurşun sıkılacaklarının farkındalar. Açın bakın youtube’de onlarca korkunç infaz videoları bulacaksınız.

Ha bu arada Taliban, öncekilere göre daha yumuşak, daha hoşgörülüymüş(!)

Ülkenin geneline yakın bir oranda egemen olan Taliban rejiminin aldığı kararlar kısa bir süre önce sosyal medyada dolandı durdu.

Örneğin ilk maddede şeriata dayalı anayasal sistem yürürlüğe girince Hanefi mezhebi ön planda tutulacak deniyor. İslam’da bilindiği gibi özü bir dört büyük mezhep var ve hiçbirinin de diğerine üstünlüğü yok.

Yaşamın hemen her alanından soyutlanan kadınların çalışması, kız çocuklarının okula gitmesi ve eğitim alması tamamen yasaklanacak, deniyor. Bu ortamda, bu zihniyetten başka bir çağ dışılık beklenemezdi doğrusu.

Örneğin kadınlara peçe zorunluluğu erkeklere ise takke ve sakal zorunluluğu getirildi. Hatta kadınlara kapalı kafa çadırı görünümlü dış ortamla bağlantısı kesik ‘burga’ denilen yöresel bir kıyafet giymeleri konusunda zorlama var. Erkeklerin takke ve sakal ile dini bütün Müslüman olacaklarını düşüyor olmalılar. Dininiz hangi kıyafeti zorunlu kılmış ve bu giyilecek demiş. Bırakın burkayı, türbanın bile dayanağı İslami değil.

Örneğinsakalını kesenler için 6 aydan başlamak üzere hapis cezası verildi. Yüzü görülen kadınlar kırbaçlanacak.

Örneğin Afganistan Televizyonu’nun yayını durduruldu. Fotoğraf dahil her türlü görsel yayın ve müzik yasaklandı. Bu zihniyetten başka ne beklenir ki…

Erkeklere, evine en yakın camide 5 vakit namaz kılma mecburiyeti getirildi. Camilerde yoklama alacak ve mazeretsiz camiye gitmeyenlere ağır yaptırım uygulanacak. Oysaki dinimiz zorlama yok der. (Bakara 256. Ayet)

Namaz surelerini bilmeyenler kırbaçlanacakmış. İyi de bu sureleri kırbaçla öğrenen birinin dine bakış açısı ileride nasıl olur acaba? Sevmek, benimsemek yerine içinde nefrete dönüşmesin.

Başka bir maddeye göre bütün okullar medreseye dönüştürülecek. Ders kitaplarındaki görseller yok edilecek. Yakışır(!)

Medreselerde 3. Sınıftan itibaren tüm öğrencilere en az 3 metre olmak üzere sarık sarma zorunluluğu getirildi. Demek ki her sarıklı ileride hoca(!) olacak.

Ele geçirilen tüm bilgisayarlar TV kabul edilerek kırılacak. Teknoloji düşmanlığından başka bir şey beklenmez ki zaten bu zihniyetten. 

İslam devletine karşı gelenler hain ilan edilerek doğrudan idam edilecek. İslam devleti mi? Demek bu kadar asma kesme, işkence ve zulümle hükmedilecek ve uygulanan bu çıkara dayalı yaptırımlar İslam devleti künyesi altında uygulanacak.

Başka bir madde de ise şöyle diyor: Özellikle farklı mücahit gruplara mensup kişiler, yakalandıklarında şer ve fesat hükmü ile idam edilecek.

Hırsızlık yapanın eli kesilecekmiş. Adamın keyfi şekilde boğazını kesen için el de ne ki? Keser elbette.

İdamların ve el kesmeler cuma namazlarından sonra gerçekleştirilecek ve halka izlettirilecek. Kesilen eller, şehrin merkezinde sergilenecek deniyor. Bu kadar zulme artık görsel şov iyi gider.

Toplu taşıma araçlarındaki aynalar, kadınlara bakılabileceği gerekçesiyle kaldırıldı.

Kısaca yasak, yasak, yasak… Yaşama adına her türlü kısıtlama ve yasaklar… Hele kadınlar için tam anlamıyla bir çile, bir dram…

Afganistan’da din adına mı bunca tecavüzler, yapılan bunca zulüm? Yalan değil, işte basından bir haber:

“Afgan kadınlar, Taliban’ın kadınlara yönelik insanlık dışı uygulamalarını anlattı. Ferzane isimli kadın, Taliban’ın yan komşularının kızını kaçırdığını ve aylar sonra hamile olarak geri getirdiğini anlattı.”

Kadını hayvan yerine bile koymamalar hangi dinin, bu çağda hangi barbar anlayışın kalıntısı acaba?

Tüm bu gerçekler göz önündeyken daha hâlâ şeriat özlemiyle yanıp tutuşan varsa, din adına sözde yapılan zulmü kabul edecekseniz gelen Afganistan uçakları geriye boş dönmesin, şöyle önden buyurun lütfen.

Afganistan’ın son durumuna baktığımızda demek ki dünyanın babası, her yere demokrasi götürücü ABD böyle karar kıldı. Baktı demokrasi ile ülke ileriye gidiyor, dedi ki kendine ters de olsa sözde şeriat adı altında bir yönetim gelsin ki bu ülkede karmaşa hiç bitmesin.

Taliban’ın, durumu fırsata çevirmesinin altında yatan asıl neden işte burada:

“Afganistan’da, 20 yıl sonra başkent Kabil’i ele geçiren Taliban devri başladı. Sadece 10 günde hükümet güçlerini yenerek başkenti ele geçiren Taliban sadece Afganistan topraklarına sahip olmadı. O Toprakların altındaki 1 trilyon dolar değerindeki minerallerin de sahibi oldu.”

Afganistan konusunda genel bir yargıya varmak gerekirse ABD ve paydaşları bir kez daha kaybetti, Afgan halkı kaybetti. Afgan kadınları kaybetti. ABD parayla ve mevki ile satın aldığı vatanına ihanet eden Afganlıları bile bırakıp kaçtı. ABD ve paydaşları sayesinde “Arap Baharı” adı altında ülkelerinde iç savaşlar yaşayan ve bir daha yakın zamanda düzelmeleri mümkün olmayan Müslüman ülkeler kaybetti. ABD ile yol yürümenin bir kez daha refah değil tam bir felaket getirdiğini görmek zorundayız. ABD ve AB’nin açtığı tüm yaraları biz saramayız. Manda ve himayeye karşı duruş kültürü bizlere Kurtuluş Savaşı öncesinin en dikkat çekici kazanımıdır. Bu yüzden ne ABD ne Rusya!?. Asıl olan “Tam bağımsız Türkiye’dir!”

Afganistan’da yalnızca Taliban taraftarı ve bize kaçanlar yok elbette. Örneğin geçen haftalarda başka olaylar da yaşandı ülkede. Afganistan‘da Taliban tarafından yönetimin ele geçirilmesi ülkede kaosa neden oldu. Halk ülkeden kaçmanın yollarını aradı, yabancı ülkeler kendi vatandaşlarını tahliye etmek için harekete geçti. Taliban ise tüm dünyaya yeni yönetim dönemiyle ilgili mesajlar veriyor, Afganistan’ın yeniden inşası için iş birliğine hazır olduğunu vurguluyor. Ancak ülkede Taliban gibi düşünmeyen, hatta tam karşıtı bir direniş grubu oluştu. En önemli direniş grubunun ise elinde 10.000 askeri olduğu söyleniyor.

Eee siz şimdi Afganistan’daki durumun adına çıkar mı dersiniz, yoksa kafalarına göre biçimlendirilip süslenmiş, çıkar odaklı bir tuhaf sözde şeriat kılıflı çökme mi? Karar sizin.

Yazımı gazeteci-yazar Levent Gültekin’in yıllar önceki kayda değer bir itirafıyla sonlandırmak istiyorum:

“Ömrüm Atatürk’ü eleştirmekle geçti. Şimdi ben ve samimi İslâmcılar şunu gördük. Atatürk olmasaydı Afganistan olurduk.”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ