TÜRKİYE’DE BALIKÇILIK
Türkiye’deki balıkçılık sektörüne bakıldığında, büyük bir iş istihdamı oluşturmakla birlikte Ülkemizin bir çok bölgesinde bu yönde çalışmalar devam etmektedir.
Kültür balıkçılığı, artan dünya nüfusu için hayvansal proteinüretmenin en hızlı yollarından birisidir. Kültür balıkçılığı, insanlar içinfaydalı su bitkilerini ve hayvanlarını üretme sanatı, bilimi ve işidir. Eskibir uygulama olan balık yetiştiriciliğinin geçmişi, M.Ö. 2500’lü yıllaradayanır. Avrupa’da göletlerde yetiştirilen balıklar Ortaçağ boyunca birgıda kaynağı olmuştur. Bugün kültür balıkçılığı, küresel balık tedarikiaçısından önemli bir rol oynamaktadır.Toplumlar bugün mali ve ekonomik krizle, iklim değişiklikleriyle vetükenebilir doğal kaynaklara sahip ve giderek artan bir nüfusun gıda
ve beslenme ihtiyaçlarındaki artışla uğraşmaktadır.
Önümüzdeki yıllarda dünya nüfusunun ve yaşam standartlarının artmasıyla balığaolan talep de artacaktır. Balık avlama alanlarının çoğunun şu andatam kapasiteyle kullanıldığı düşünüldüğünde, bu yeni talebin kültürbalıkçılığından karşılanması gerekecektir. FAO tarafından açıklanan,tahmini rakamlara göre, insanların tükettiği balıkların % 50’den fazlasıkültür balıkçılığı sektöründen elde edilmektedir.
Kültür balıkçılığı, protein üretimi açısından en etkin yöntemlerdenbiridir. Genel olarak, balıklar besi hayvanlarına göre yedikleri yemindaha büyük bir kısmını vücut kitlesine çevirmeleri nedeniyle yemdendaha iyi yararlanark daha karlı yetiştirilmektedir. Somon, tavuktansonra yediği yemi vücut kitlesine ve proteine en fazla çevirebilen,yemden en iyi faydalanan balık türüdür.Kültür balıkçılığı, su organizmalarının kontrollü olarak yetiştirilmesive hasat edilmesidir. En fazla yetiştirilen türler balık ve denizkabukluları olmakla beraber, deniz yosunu, mikroalg, kurbağa,kaplumbağa, timsah ve nesli tükenmek üzere olan türler gibi diğersuda yaşayan organizmalar da yetiştirilmektedir.Kültür balıkçılığı ile tarım arasında benzerlikler olmakla birlikte,bazı önemli farklılıklar da bulunmaktadır. Tarım gibi kültür balıkçılığında doğal balık stokları azalmakta olan, ancak giderek artan Dünyanüfusunun yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak için gereklidir. Hem kültürbalıkçılığı, hem tarım bir tür çiftçBirçok hayvansal üründe olduğu gibi, balık ve balık ürünleri su,protein ve diğer azotlu bileşenler, lipidler, karbonhidratlar, minerallerve vitaminler içerir. Ancak, balıkların kimyasal yapısı, yaş, cinsiyet,çevre ve mevsime göre bir türden bir türe ve tek bir balığa değişiklikgösterir. Proteinler ve lipidler ana bileşenler olmakla birlikte,karbonhidratlar çok sınırlı miktarda (%0,5’ten az) bulunur. Balıklarınvitamin içeriği, memeli hayvanlarla kıyaslanabilir düzeydedir. Ancak, Ave D vitaminleri için aynı şey söylenemez. Özellikle morina balığı,halibut balığı gibi yağlı balık türlerinin etlerinde A ve D vitaminleriyüksek miktarlarda bulunur. Makro ve iz mineraller açısından ise balıketi, özellikle kalsiyum, fosfor, demir, bakır ve selenyum açısındandeğerli bir kaynaktır. Ayrıca tuzlu suda yaşayan balıklarda yüksekdüzeyde iyot bulunur.Lipit ve yağ asit içeriği, su ürünlerinde bulunan en önemli besinmaddeleridir. Balıklar, %0,2 ile %25 arasında değişen lipit içeriğine
bağlı olarak yağsız, yarı yağlı veya yağlı olarak sınıflandırılır. Morinabalığı, kömür balığı ve barlam balığı gibi dipte yaşayan balıklar, yağsızbalık türlerindendir. Yağlı balık türlerine örnek olarak ise ringa balığı,uskumru ve çaça balığı gibi pelajik balıklar gösterilebilir. Bazı balıktürleri ise yalnızca vücut dokularında sınırlı bölgelerde veya tipik yağlıbalıklara kıyasla daha az miktarda lipit depolarlar ve bu nedenle, azyarı yağlı olarak adlandırılırlariliktir. Ancak, kSu ürünleri, zengin omega-3 (n-3) çoklu doymamış yağ asidi(PUFA) içeriği ile bilinirler. PUFA, kan dolaşım sisteminde antitrombotik etkiye sahiptir. Omege-3 sınıfından olan PUFA, düzenli suürünleri tüketimi sonucu kardiyovasküler hastalıkları önler. Düzenliolarak omega-3 PUFA alımının ayrıca kanserin önlenmesi gibi başka
faydaları da bulunmaktadır. Genellikle haftada en az bir kere su ürünüyenilmesi önerilmektedir.
Su ürünleri ayrıca birer hayvansal protein kaynağıdır. Balıkproteinleri, faydalı tüm amino asitleri içerve bu nedenle süt, yumurtave memeli hayvan eti proteinleri gibi zengin bir biyolojik değeresahiptir. Ayrıca lizin, metiyonin ve sistein açısından da zengin birkaynaktır. Faydalı amino asit içeriği az olan tahıl bazlı diyetlerin,değerini önemli ölçüde artırabilir. Bu proteinler ve içeriğinde bulunan amino asitler, gençlerin ve yaşlıların esansiyel amino asit ihtiyaçlarının,karşılanması açısından da önemlidir. Balıklarda ayrıca proteinolmayan azaotlu madde (NPN) fraksiyonu da bulunmaktadır. Bu NPNfraksiyonun toplam azot içeriğindeki payı %9 ile %18 arasında,değişmekte olup, içeriğinde trimetilamin oksit (TMAO), serbest aminoasitler, kreatin ve karnosin bulunur. Düşük miktarlarda bulunsa bileNPN fraksiyonu bileşenleri, balık kalitesini belirlemede önemli bir roloynar.Kültür balıkçılığı, dünyanın en hızlı büyüyen hayvansal gıda üretim,sektörü olmasının yanı sıra, küresel gıda arzına giderek daha fazla,katkı sağlayan önemli bir sektördür. Bunun yanı sıra, gıda üretimi için,balık avcılığına alternatiften daha fazlasıdır. FAO tahminlerine göre,2030 yılında deniz mahsulü tüketiminin %65’i kültür balıkçılığı,sektöründen elde edilecektir.Dünya balık avlama alanlarından elde edilen üretim, geçtiğimiz,yirmi yıldır yılda 90,4 milyon ton civarında seyretmektedir. Diğertaraftan, kültür balıkçılığı üretimi yakaladığı artış trendi ile küresel,olarak 63,6 milyon ton olarak gerçekleşmektedir (Tablo 2). Avlanma,sonucu elde edilen üretimin yaklaşık 23,2 milyon tonu insan tüketimi,dışında farklı amaçlar için (balık yemi ve balık yağı) kullanılmıştır. Bu,bilgiler ışığında, kültür balıkçılığının dünya çapında insan tüketimi için,ana deniz mahsulü kaynağı olduğu söyleneKültür balıkçılığı, 95 milyon Euro değerinde olan dünya toplamdeniz mahsulü üretiminin %41’ini temsil etmektedir. Son otuz yılda,kültür balıkçılığı sektörü yıllık yaklaşık %8,8’lik oran ile yaklaşık 12 kat,artmıştır. Çiftliklerde yetiştirilen balık üretiminde 1980 ile 2010 yılları,arasında görülen artış, dünya nüfus artışına (%1,5) kıyasla oldukçayüksek olmuş, kişi başı yıllık ortalama çiftliklerde yetiştirilen balık,yaklaşık yedi kat artmıştır.