Tarım işçilerinden söz etmiştim.Bugün benzer konuya devam edeyim…
Buğday ve arpa hasadına sayılı günler kalmışken, TMO halen alım fiyatını açıklamış değil.Uzmanlar; ‘açıklanacak hububat alım fiyatı çiftçinin maliyetini karşılayacak ve %50 kar imkânı tanıyacak bir ücret olmalı’ diyor.Bakalım bu kez bu sese kulak verilecek mi?Hatta daha da açığını ben söyleyeyim:
TMO zarar edecekse çiftçimiz için zarar etsin!’İsterseniz bir anket yapın, ya da kamuoyu araştırmasını yapın ve sorun bakalım vatandaş benim gibi ‘Toprak Mahsulleri Çiftçi için zarar etsin mi, etmesin mi?’ diye sorun bakalım sonuç nasıl çıkacak?
ÜRETİMİN SÜRMESİ İÇİN
Şimdiden ben de anımsatıyor ve istiyorum:TMO, hububat alım fiyatlarını açıklarken çiftçinin kar edeceği ve önümüzdeki yıllarda üretimde kalmasınısağlayacağı bir fiyat açıklaması gerekir. İthal ettiği buğdayı içeriye ucuza satarak zarar eden TMO, zarar edecekse ülke çiftçisini korumak için etsin!Belirttiğimgibi,Buğday hasadına bir aydan az bir süre kaldı ama çiftçinin ürününü kaça teslim edeceğini hala bilmiyor.Çiftçimiz eylül, ekim ayında başlayan üretim sürecinde yaptığı masrafın, emeğin karşılığını istemektedir.
Üretimde kullandığı tohum, zirai ilaç, tarımsal elektrik, sulama, gübre ve mazot fiyatları 2 ila 4 kat artmış. Çiftçimiz şimdi yaptığı masrafın, emeğin karşılığını istiyor.Konuştuğum uzmanlar böyle diyor…
ESNEK PRİM SİSTEMİ UYGULANMALI
TMO’nun iyi fiyat açıklamasının yetmeyeceğini belirten Bursalı Orhan Sarıbal, uygulanan prim sisteminin, alınan verim de dikkate alınarak, bölgelere göre yeniden belirlenmesi gerektiğini kaydetti. Sarıbal, şunları söylüyor:
‘Ülkemizin 79 ilinde buğday üretimi yapılmaktadır. Her bölgenin coğrafyası, iklimi, toprak yapısı farklı olmasına rağmen tüm buğday üreticilerine kilo başına 10 kuruş prim verilmektedir. Bu doğru bir uygulama değildir.
Siz dekara 150 kilo buğday alan çiftçiye de 10 kuruş prim veriyorsunuz, dekara 750 kilo alan çitçiye de aynı primi veriyorsunuz. Bu durum şartları eşit olmayanlar arasında haksızlığa neden oluyor. Küçük çiftçiyi korumak için 20 kuruş ila 1 lira arasında kademeli prim sistemi gelmelidir.
Bölgesel koşullardan verim alamayan, yeterli kazanamayan çiftçiyi üretimde tutmak için fark prim desteği değiştirilmelidir.’
MALİYET ARTI %50 KAR OLMALI
Ülkemizin yurt içi tüketiminde 20 milyon ton, ihracat için 10 milyon ton toplamda en az 30 milyon ton buğday üretmesi gerekiyor.
Pandemi ve savaş koşullarının ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Yaşadığımız bu küresel sorunlar artık kendi çözümümüzü yaratmak zorunda olduğumuzu bize bir kez daha gösteriyor. Bunun için TMO açıklayacağı fiyat maliyet artı %50 kar olmalıdır. Dışarıdan tonunu 400 dolara alıp yarı maliyetle iç piyasaya veren TMO, bunu bir kere de üretici lehine yapmalı.TMO 2021 ve 2022’de kurum tarihinin en büyük görev zararı yaptı ve yapmaya devam ediyor.
Yanı; bu zarar ithal buğday için yapacağına bir kere de ülkemiz çiftçi yaparsa daha yararlı bir iş olur, düşüncesindeyim.
KISA ve ÖZ!
Yıllarca önce, birlikte çalışmaktan büyük keyif aldığım İzmirsporlu Ali Kıray’ın bayram izlenimini geçen hafta sizinle paylaştım.
Bayram süresince beklememin nedenini de anlatmıştım.
Aynı gün hem de öğle tatilinde şu kısa ve öz yanıtı aldım ve bir noktada mutlu da oldum.Açıklama şöyle:
‘Merhaba Yaşar Bey Metro istasyonlarımızda Bayram Boyunca gerekli güvenlik personelimiz görev yapmıştır. Bilginize…’
Biraz geç oldu ama üzerimden bir ağırlık gitmiş oldu.
YER YARILMIŞ GİBİ…
Bayramla birlikte neredeyse tüm tatil bölgelerinden ve belediyelerden görüntüleriyle birlikte haberler gelmeye başladı.
Belki arada bunlardan söz ederim.Ama önce kendisine önem verdiğim Alsancak’ın önceki Muhtarlarından Ziraat Y. Mühendisi büyüğümüz Sevil Dokuzer’in söylediklerine kulak verelim.Bayram’da bir turla Edirne, İğneada, Trakya turuna gittik.
Güzel bir yolculuk yaptık ve yurdumun tarih kokan yöresinde coşkulu bir bayram geçireceğimiz umuduyla yola çıktık.
Yolda kahvaltı edeceğimiz bir yer bulamadık her yer kapalıydı.
Edirne’ye geldik, her yer kapalı,Sokaklarda tek bir insan yok, sadece gelen birkaç otobüs gezicilerden başka!Gazete alamadık, her yer kapalı.Hani nerede, Parklar kafeler pastaneler çiçekçiler?Sanki alarm verilmiş ‘KİMSE evden çıkmayacak!’ diye…Gözümüz güzel giyinmiş insanları, ellerinde çiçekler ve hareket aradı… Maalesef…’
ÖNEMLİ BİR TESPİT
Yine görüşlerine büyük önem verdiğim meslektaşım ve Urla’dan komşum Haluk Narbay da, belki de Sevil Dokuzer ablamızla aynı ya da benzer tura katıldı ve olaya bir başka açıdan değerlendirdi.Şimdi de sözü Haluk Narbay’averiyorum.Bayramı Trakya bölgesine Edirne Tekirdağ ve Kırklareli’ne düzenlen bir geziye biz de dahil olduk.
Öncelikle belirtmeliyim ki, gezi intibam fevkalade olumlu.
Bu bölgedeki yollar, kentlerimizin, ilçelerimizin güzellikleri, temizlikleri, güzellikleri, tarihi mirasların değerlendirilmesi ile ilgili uygulamalar, çevre düzenlemeleri, yeşil örtü vb.Hepsi gerçekten fevkaladenin fevkinde.
Bir önemli husus da, turist yoğunluğu idi,Gezi programımızda İğneada da vardı.İğneada da turist kafilelerinin taşıyan otobüslerdeki rehberlere Tarım Orman Bakanlığı görevlilerinin nezaketle yaklaşarak konuşmalarını ve de ellerine tutuşturdukları broşürler dikkatimi çekti ve ne olduğunu öğrenmek istedim.Tarım Orman Bakanlığı Doğa koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü 2022 yılı Mart ayında 2007/1 sayılı bir genelge yayınlamış.
Genelge uyarınca İğneada LONGOZ ormanları Milli Park Kapı Giriş Ünitesi bulunmayan Korunan Alanlardan olduğundan ‘ticari amaçlı gerçekleştirilecek turistik ziyaretçi girişlerinde’ ücret uygulanması için tur düzenleyicilerinin10 iş günü öncesinden başvuru yapma mecburiyeti bulunuyor.
Değerlendirme olumlu sonuçlanırsa, Banka hesabına ücretin de önceden yatırılması dekontunuzda in. Md. Küpüne gönderilmesi şartı bulunuyor.
Mail adresine de gönderilebilecekleri belgede kimlik onları, tur tarihi gibi bilgilere de yer verilmesi zorunlu.Gönderilen belgenin aslı ise tur döneminde saha bekçilerine gösterilmek üzere rehberlerin yanında bulundurmaları gerekiyor.Tarife 1-10 kişi için 215 TL. Her fazla bir kişi için ise ücretin yüzde 10 fazlası ile alınacakmış.Belki haklı bazı gerekçeler ile böyle bir uygulama yapılmış olabilir.Ancak turizmi geliştirmek, yaygınlaştırmak, teşvik etmek için ‘zorluklar, çaydırıcıklar olmamalıdır’ diye düşünüyorum.
Mesela; müzelere girişlerde bazı muafiyetler var: 65 yaş üstü, öğretmenler, şehit yakınları, basın mensupları için,Orman idaresi bu işi nasıl çözecek?
Yabancı ülkelerden gelen turist otobüsleri için nasıl bir işlem yapılabilecek?
Gezi aracından ücret alınacak, yaya girenler ile özel araçla gelenlerden ücret alınmayacak bu ayrımcılık ve haksızlık olmayacak mı?Ben doğrusu bu uygulamanın kazanç yerine zarar getireceği konusunda endişe duydum
Durumu da size anlatmayı uygun buldum. Son olarak bir şey daha ilave edeyim. İç turizmi düzenleyen acentelerin ve burada görev yapan rehberlerin gerçekleştirdikleri tur, turist sayısı, müşteri memnuniyet notunu baz alarak Turizm Bakanlığı’nca özel şekilde teşvik ve mükafatlandırılmaları da büyük önem arz etmektedir. Kısaca bunu da not olarak belirtmekteyim
Selamlar sevgiler…