Reklam
Reklam
Reklam
Ödemiş Kent Gazetesi

İŞGALE İSYAN 19 MAYIS

AYHAN DAYAN

AYHAN DAYAN

Bugün 19 Mayıs.

İşgale isyanın 103. Yıldönümü…

15 Mayıs 1919 ise güzel İzmir’imizin,İngilizlerin o dönem piyonu Yunanlılar tarafından işgal tarihidir. Bu tarih İzmir’e çıkartma yapan, seçkin askerlerden oluşan Yunan Efzon Alayı işgal askerine, Kordonboyu’ndan ilk kurşunu sıkarak Türk direnişini başlatan ulusal sembol olmuş Osman Nevres ya da daha bilindik ismiyle Hasan Tahsin’in o ilk kurşunu sıktıktan sonra şehit olduğu bir tarihtir aynı zamanda.

16 Mayıs Mustafa Kemal’in İstanbul’dan Bandırma Vapuru ile yola çıkışı…19 Mayıs ise “Bir gemi yanaştı sabaha karşı Samsun’a” dizelerinde coşkuyla haykırıldığı üzere Samsun’a varış… Her günü işgal, ihanet, mücadele içinde yaşanan; her satırı ateş ve kanla yazılan, umut ve umutsuzluğun iç içe geçtiği o müthiş 1919 yılı…

İçimizdeki bazı tarih sapkınlarının, yıllardır böylesine önemli bir tarihi aşağılama, karalama ya da küçük görme girişimlerine karşın Kurtuluş Savaşı’nın ve dolaylı olarak da Türk Devrimi’nin başlangıç tarihidir19 Mayıs.

Hatırlarsanız Mustafa Kemal, ünlü nutkuna o unutulmaz cümle ile başlar:

“1919 senesi Mayıs’ının 19. Günü Samsun’a çıktım.’’

Sonra da genel durum ve manzarayı anlatmaya başlar.

Genel durum ve manzara o kadar korkunç, düşman işgali o kadar güçlü, millet öylesine perişan ve ordu öylesine dağılmıştır ki, Nutuk’ta o perişanlık tablosunu bugün bile okurken adeta kaçıp bir yerlere saklanmak, kafasını yastığın altına gömmek ister insan. Ve sonrasındaki o olağanüstü girişimi yani işgale isyanı hayretler içinde karşılar

Mustafa Kemal de o tabloyu zaten gelecek kuşaklara Nutuk’ta bunun için anlatmıştır. ‘İçinde bulunduğunuz koşullar ne kadar kötü olursa olsun, yılmayın, teslim olmayın, direnin!’ der. “Bakın biz, böyle böyle bunları yaptık. Bu umutsuz koşullar altındaki ülkemizi kurtarıp pırıl pırıl bir Cumhuriyet’i size teslim ettik.” diye hatırlatır.

Bu bağlamda Nutuk, ulusal düşünce ve yol göstericilik anlamında adeta her zor zamanda okunacak, bir ulusun en umutsuz koşullarında bile umut olacak, aydınlık ve ateşleyici bir kitaptır. Her okuyuşta yüreğinizi yeni bir azim, direnç ve coşkuyla doldurur.

Peki, hiç düşündünüz mü? Acaba Atatürk Nutuk’a neden 19 Mayıs ile başlamıştır?Örneğin tümüyle bir teslim belgesi niteliğindeki 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması ya da milli direnişin başlangıcı olarak kabul edilen Çanakkale Zaferi ile de başlayamaz mıydı?

Oysaki geçmiş herşeyi sildi, Mustafa Kemal de Nutuk’a 19 Mayıs ile başladı.

Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nın daha en başında, 19 Mayıs 1919’da ülkedeki durumun tüm acıklı olumsuzluğunu görmekte ama içinde gizli bir hedef olarak, hem bağımsızlığı hem de Cumhuriyetin ilanını bir sır gibi saklamaktadır. Burada bir dahi liderin zamanlama kavramına dikkat etmek gerekir. Bu noktada, Atatürk’ün toplumun geri kalmışlığını ve karşısındaki engelleri dikkate alarak Türk Devrimi’nin nasıl aşama aşama gerçekleştirdiğini anlatıyor.   

İşte 19 Mayıs’ın asıl sırrı burada yatar.

Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarken kafasında büyük bir plan vardır. İşte bu plan Türk devrimidir. İşte 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal Samsun’a kafasındaki Türk devrim planı ile çıkmıştır.

Düşman kovulacak, padişah ve saltanat devrilecek; Türk Milleti, meclis ile kendi egemenliğini kendi eline alacak, Cumhuriyet ilân edilecek, devrimler yapılacaktır.

Bu süreçte Mustafa Kemal’in stratejik bir önem taşıyan ve istenenlerin bir bir başarıya ulaştırıldığı Erzurum ve Sivas Kongrelerine ve çok sevdiği askerlik mesleğinden istifasındaki asıl amacının egemenlik kavramını, bir hanedandan alıp, ulusa; ulusu temsil eden meclise vermek ve bir rejim değişikliğini gerçekleştirmek olduğunu bugün daha net görüp anlayabiliyoruz.

Bir de son dönemlerde zaten tarih bilgisinden yoksun kalmış bazı kişilerde eskiye özlem, padişah yönetimi ve o dönemi geri getirmeye övgü dolu yaklaşımlar baş gösterdi. Böylesi kişilerde öyle bir algı oluşturuldu ki sanki Mustafa Kemal keyfi olarak Osmanlı’ya en güçlü zamanında son vermiş. Soruyorum, beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın yaşaması olası mıdır?

Atatürk, büyük bir bilinçle hareket ederek görevlerini büyük Türk ulusunun tam bağımsızlığını kazanacağı güne kadar tam manasıyla yerine getirmiştir. 19 Mayıs 1919, bir toplumu esaret altında kalmaktan kurtaran, Türk Milletinin ulus olmaya yönelik olarak yazgısını değiştiren, yarınlarını aydınlatan, çağdaş uygar bir yaşama yönlendiren ve sonuçta tam bağımsızlığını sağlayan büyük Türk ulusunun ve Atatürk’ün doğum günüdür. Atatürk’ün Samsun’a çıktığı günün milli mücadelenin başladığı gün olarak kabul edilmesi, 19 Mayıs 1919 tarihine büyük bir anlam katmaktadır. Atatürk’ün bu anlamlı günü gençlere armağan etmesi, genç Türk Devletinin hayata yeniden adım atması anlamını da taşıdığı düşünülmelidir.

Sonuç olarak bugün rahat koşullarda yaşadığımız vatanın ve hazır bulduğumuz bu güzel coğrafyanın bizlere hangi bedeller ödetilerek miras kaldığını bilmek için o dönemde kaybedilen her bir can yüreğimizde acı birer ibret taşıdır. Yaşananları yazılar anlatmaya yetmez, en ayrıntılı, en etkili anlatımlar bile çok hafif kalır. Vatan ve ulus bilinci öyle sanıldığı kadar kolay kazanılmamıştır. Sevginin bir kefesinde can, öteki kefesinde ise ulusal kültür vardır. Bu yurdun işgalden kurtarılmasında en önemli desteği sağlayan Kuvayımilliye o iki kefenin ürünüdür. Bu bağlamda şunu acıka söyleyebiliriz: Çileleri, sıkıntıları, acıları göze alamayanlar toprağın kokusunu bilemeyenler, havasını soluğu bu vatan topraklarının nelerle kendilerine miras kaldığını özümsememiş insanlar için şehitlerin de gazilerin de Kuvayımilliye’nin de hatta Mustafa Kemal’in de anlamı yoktur. Oysaki o dönemlerde yaşanılan tüm acılar, aklı başındaki herkesçe Mustafa Kemal gerçeğinin daha derinden benimsenmesine neden olmuştur.

İngiliz raportörün Yunan işgali ile ilgili raporu tam anlamıyla insanın için acıtan türdendir:

“Medeni dünyanın gözleri yaşartan bir vahşet abidesi.” diyor.

Bugünkü gençliğimiz, kendi büyük dedelerinin yeni bir vatan yaratmak için nelerle mücadele ettiklerini gerçek kaynaklardan iyi öğrenmek zorundadır. Böyle olursa geçmişte canlarını ortaya koyarak bu ülkeye hizmet edenlerin değerini daha iyi anlayacaklar, Mustafa Kemal sevgisini, hayranlığını ve tutkusunu, minnet dolu yüreklerinde daha derinden duyumsayacaklardır.

Hatır kıymet bilenler için istiyorum ki bir ulusun var olma mücadelesinin simgeleşmiştarihi olan 19 Mayıs’ın coşkusu içinde kıpırtısını duyan insanlarımızın yürekleriyle bütünleşip dağ taş tüm yurdu sarsın. Dilimizden “Dağ başını duman almış/Gümüş dere durmaz akar.” ile başlayıp, sonra da coşkusu yine aynı fakatritmi farklı“İzmir’in dağlarında çiçekler açar.” ile sürüp giden o anlamlı ezgiler hiç düşmesin. Bu coşkuya bir de “Bir daha gel gel Samsun’dan/Sarı saçlım, mavi gözlüm”ü de eklersek çok daha büyük bir anlam kazanacaktır.

İşgale büyük isyanın bu anlamlı yıldönümü,Atatürk’e büyük bir minnet duyan, Cumhuriyet ilke ve devrimlerine yürekten bağlı herkese kutlu olsun.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ