Reklam
Reklam
Reklam
Ödemiş Kent Gazetesi

OMUZ OMUZA YÜRÜYECEĞİZ

YAŞAR EYİCE

YAŞAR EYİCE

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda ellerimizde şanlı al bayraklarımız, yüreğimizde bağımsızlık ateşiyle milyonlarca insanımız, belediyelerimizin öncülüğünde Cumhuriyet için omuz omuza yürüyecek, tabii ki biz de,Sakın siz de yerinizi almayı unutmayın…

Birçok şehrimizde etkinlikler hafta başından bu yana yapılıyor, tabii yarın ve öbür gün de devam edecek.Umarım bunlara da katılımınız olur…

HÜRRİYET KAVGASI

CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır’ın da belirttiği gibi, 19 Mayıs 1919’un Anadolu direnişinin dönüm noktasıdır.

Ve bu dönüm noktasının da eşsiz bir zafer ve tam bağımsızlıkla taçlandı.103 yıl önce başlayan kavga esir yaşamaktansa onurluca ölmeyi göze alanlarla; emperyalizmin kucağındaki sarayın ve işbirlikçilerin ‘Kuvayı İnzibatiye’yi kurduracak kadar onurunu kaybedenlerin savaşıydı.Özetle,Türkiye’nin sahipsiz olduğunu düşünen emperyalistlerin istedikleri yeri işgal ettikleri bir anda Mustafa Kemal ve yurtseverlerin tüm dünyaya 19 Mayıs 1919’da net bir mesaj verdi.1919 senesi Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a adım atanlar bir ulusun küllerinden yeniden doğuşunu sağlayan, kaderini değiştiren ve Anadolu tarihinin en büyük ve kararlı adımını attanlardır. 19 Mayıs Mustafa Kemal Paşa ve kurmaylarınca bir milletin var oluş ateşinin yakıldığı gündür.

Tarihin derinliklerinde kendine köklü bir yer edinmiş, ulus olma bilincine erişmiş fakat yoksul ve bitap düşmüş bir milletin yeniden dizlerinin üzerinden ayağa kalktığı bir gündür.

CUMHURİYETE GİDEN YOL

Açıkçası,19 Mayıs’ın emperyalizme bir meydan okuma, demokrasiye, özgürlüğe, bağımsızlığa ve cumhuriyete giden yolda milattır.103 yıl önce başlayan kavga esir yaşamaktansa onurluca ölmeyi göze alanlarla; emperyalistlerin, emperyalizme mutlak teslimiyet içinde olan sarayın, ‘Kuvayı İnzibatiye’yi kurduracak kadar onurunu kaybedenlerin ve çocukları, kadınları katledecek kadar vicdan yoksunu olan kirli işbirlikçilerin savaşıydı.

Tarihin en büyük hürriyet kavgası 19 Mayıs 1919’da başladı.

İçeride, dışarıda bu onurlu tarihi kirletmeye, kirli tarihlerini de örtmek için o günün kirli işbirlikçilerine öykünenlere asla geçit vermeyeceğiz. 1919 senesi Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktı ve bir ulusun makus talihini değiştirdi, var ol paşam. Minnettarız…

Bu düşünce hepimizindir, Tüm yurtseverlerindir.Başka türlü düşünülemez…

MUTLULUK ELİNİZDE

‘Ben hep mutluyum?’ diyen Servet Oğuz, ‘Neden biliyor musunuz?’ diyerek anlatmayı sürdürüyor.Çünkü hiç kimseden bir şey beklemiyorum!’ Bu cümlenin nedenini de şöyle açıklıyor:

‘Beklenti her zaman zarar verir!’Beklentiyi’ bilmiyorum ama ‘bekleme’ ile ‘bekletilmenin’ insanı ne kadar yorduğunu ve sıkıntıya soktuğunu, terlettiğini, sinirlendirdiğini, umudunu kırdığını bilenlerdenim.Hayat kısa! Bu yüzden hayatını sev ve mutlu ol!’ önerisinde bulunan Servet Oğuz devam ediyor:

‘Gülümsemeyi sakın bırakma!’Kendin için yaşa ve konuşmadan önce dinle!’ Yazmadan önce düşün!,Harcamadan önce kazan!’

‘Dua etmeden önce inan!’Vazgeçmeden önce dene!’

‘Nefret etmeden önce sev!Ölmeden önce yaşa!Bu öğütlerin bir kısmını kabul ediyor, bir kısmının ise ‘tuzak’ olduğunu düşünüyorum.

Neden mi?Tecrübe ile sabit, tıpben ev hukuken kesinlik sağlamış bazı olaylar var ki, bunlar ‘Bir kereden bir şey olmaz’ ya da ‘Bir kere dene!’ gibi kötü alışkanlıklara zemin hazırlar…

İçki gibi, kumar gibi,Başka örnekleri de var…

Bunları emniyet de dosya halinde açıklar, tecrübeli kişiler de…

Ama yazılanlar gayet iyi niyetle ele alınmış ve öneri haline gelmiş…

ZEKÂDAN DAHA YÜKSEKTE

Anladığım kadarıyla Servet Oğuz okumaya ve yazmayı sevenlerden…

Özlü sözleri de takip ediyor!

‘Karakter zekâdan daha yüksek bir yerdedir!’ diyenlerden…

Duymuşsunuzdur;

Daha önce de yazmıştık!Belirteceğim üç sözcüğü unutmayın;

Birincisi ‘insanlık!’, ikincisi ‘sağlık!’, üçüncüsü ise ‘mutluluk!’

Bunları hiçbir zaman, ihtiyacınız olduğunda bile, paranız servetiniz olsa da alamazsınız.Bu yüzden bunlara sıkı değil sımsıkı sarılın…

Hayatımızda, özellikle çalışma hayatımızda neyle karşılaştığımızı bir ‘ezopvari’ hikâye ile anlatayım.Tilkiye cesaretini ispat et!’ demişler, gitmiş yavrusunu yemiş,Bazıları cesur olmayı sevdiklerini harcamak, sanıyorlar.Bundan güzel ve kısa anlatım olabilir mi?

İşin özeti şu:Anlaşılmak gibi bir derdimiz vardı,Ne zaman ki, kendimizi anlatamadığımızı fark ettik, işte o vakit ‘susuşlar’ dostumuz oldu…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
- 10 Şubat 2024
- 7 Şubat 2024
GÜNDEME DAİR - 3 Şubat 2024
- 1 Şubat 2024
GÜNDEME DAİR - 16 Ocak 2024
- 28 Aralık 2023
GÜNDEME DAİR - 21 Aralık 2023
GÜNDEME DAİR - 13 Aralık 2023
GÜNDEME DAİR - 8 Aralık 2023
- 1 Aralık 2023
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ