“EĞİTİM ŞART “
Özkan Uğur; 1953 yılında ailesinin beşinci çocuğu olarak doğdu. İlkokulda mandolin ile tanıştı, lisede kurdukları müzik grubuyla başladığı müzisyenliği ile hepimizin yüzünü güldürdü, müziği sevdirdi.
Müzik, resim, edebiyat gibi yaşama anlam katan pek çok etkinliği ustalarından öğrenip, hayat felsefesi haline getiren pek çok sanatçı yaşadı bu topraklarda. Topraklar bereketli olmasa olmaz tabi ama ürünün genetik alt yapısı, beslenmesi, sulanması doğru yapılmazsa da ürün bereketli olmaz. Demem o ki ; eğitim şart…
Köy Enstitüleri dünyaya örnek olacak önemli bir projedir, cumhuriyetin ilk dönemlerinde bir halkın bilgiyle, sanatla yoğrulduğu, şekillendirildiği önemli okullardır. Başarılı bir sistemi yıkmanızın nedeni daha iyisini yapmak ise bu anlaşılabilir… Kafanızda soru işaretleri bırakıyor ve gün sonunda aldığınız verim düşüyorsa orada amaç başarı değildir. Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nü ziyaret etmiştim. Büyük bahçesi, oyun alanları, birbirinden bağımsız ama birbirini tamamlayan binasıyla çevresine örnek olacak güzel bir mimari eser olmasının ötesinde bahçede oynayan mutlu çocukların seslerini duyar gibi oluyorsunuz. Sanki sınıfın birinden piyano sesi geliyor, diğerinden ise sene sonunda sergilenecek tiyatro için çalışan çocukların seslerini duyar gibi oluyorum.
50.Yıl İlkokulu’nda okudum. Ben de ilk müzik eğitimimi orada aldım, mandolini okulumda gördüm ( Benim müzikle ilgim sadece iyi bir dinleyici olmama yetti ama ) , Ödemiş Ortaokulu’nda piyano ile tanıştım.Öğretmenimiz Necdet İçellioğlu idi. Pek çok müzik aletini tanıma fırsatımız oldu müzik sınıfında. Beden Eğitimi öğretmenlerimiz sayesinde pek çok spor dalını en azından temel düzeyde öğrendik, uyguladık. Bizim zamanımızda öğrenci sayısı mı azdı, eğitime daha çok mu değer veriliyordu, eğitim materyalleri daha mı çoktu, bilemiyorum. Ödemiş Ortaokulu’nda yabancı dil laboratuvarında seçmeli derslerle birlikte beş saat yabancı dil öğrenirdik. Lisede Aragon’un Le FouD’Elsa şiir kitabını Türkçe’ye çevirerek okuduğumuzu hatırlıyorum. ( ŞükranKüçüksaraç öğretmenimize teşekkürlerimle). Ali Sevimli ve Mehmet Genç gibi iki usta resim öğretmeninden ders almış olmak hep gurur kaynağım olmuştur. Sonra kullanmadığımız, kendimizi geliştirmediğimiz için unutmuş, bilgimizi eksiltmiş olabiliriz ama o dönemde iyi bir eğitim aldığımızı söyleyebilirim. Zaten eğer yeterli görülmezsek sınıfta bırakılıyorduk…
Şimdi bilgiye daha kolay ulaşılabiliyor. İnternet ve televizyon yeni bir bilginin anında dünyanın her yanına ulaşmasına yardım ediyor. Daha rahat olanaklarla kolayca öğrenmeniz için herşey var neredeyse. Daha eşit, daha ulaşılabilir bir üniversite eğitimi için girilen sınavlar, yapılan meslek seçimleri ve meslek başarıları elbette kişinin gayretine bağlı. Peki eğitim sistemimizde neyi değiştirirsek daha mutlu, daha donanımlı, daha başarılı ve ne istediğini bilerek yaşamını şekillendiren bireyleri çoğaltabiliriz? Okulların ortamında hangi iyileştirmeleri yaparsak; çocuklar okula koşarak gider? Çocukların özgüvenini geliştirip, kendi yeteneklerini fark edecekleri hangi eğitim sistemini benimsersek toplumsal gelişmemiz hız kazanır?
Bazılarının; daha ağaç kesmeyin diye çivi çakılarak asılan tabelaları, yere tükürmeyin, balkondan çöp atmayın, yemeğinizi yemeden önce elinizi yıkayın uyarılarını yapmak zorunda kalınan ve cehaletin prim yaptığı, ulaşılabiliyorken görmezden gelinen veya kıyafetlerle, parayla ölçülen kültür düzeylerini mazeret olarak sunacağı pek çok sorunumuz olduğunu biliyorum. Peki insani gelişim için sizin öneriniz nedir? Ne yaparsak daha iyi, daha güzel, daha mutlu, daha adil bir dünya düzeni kurabiliriz? Okullarda ve evde öğrenmeyeceksek, buraları donanımlı hale getirmeyeceksek, bunca kitabı okumayacaksak, nasıl anlamlı hale gelir bu dünya?
Not: Bence her okulda müzik,resim atölyeleri olmalı, her spor dalına ilgili her öğrenci kolaylıkla ulaşabilmeli, her öğrenci ücretsiz olarak havuzda yüzmeyi öğrenmeli, her okulda laboratuvar olmalı, her okulun bahçesi geniş, teneffüs saatleri uzun olmalı …