Zihinsel engelli bireylere yönelik; INAS FMH (Uluslararası Zihinsel Engelliler Federasyonu) ve özel olimpiyatlar (Uluslararası Zihinsel Engelliler Olimpiyat Organizasyonu) olmak üzere iki spor organizasyonu bulunmaktadır.Özel Olimpiyatların misyonu, zihinsel engelli sekiz yaş ve üstü tüm çocuk ve yetişkinler için belirli dönemlerde, çeşitli olimpik sporlarda spor eğitimi ve yarışma olanağı vererek fiziksel kondisyonlarını sürekli geliştirmelerini, özgüven kazanmalarını hedeflenmektedir.Sağlık için olumlu katkılarının yanı sıra, birey spor yaparak yalnızlığını diğer insanlarla paylaşabilmekte, arkadaşlık kurabilmekte, dayanışmayı öğrenebilmekte, yeteneklerini tanıyarak gelişme olanağı yakalayabilmekte kendisine, bedenine ve diğer insanlara karşı olumlu duygular geliştirebilmektedir. Tüm bunlar da bireye anlamlı ve doyumlu bir yaşamı yakalama ve sürdürme şansını vermektedir.Hatta engelli bireyler, özel olarak düzenlenmiş yarışma sporlarının eğitim sürecini tamamlayabilmekte, yarışmalara katılabilmekte, başarı ve başarısızlığı yaşayabilmektedir. Bu anlamda da artık kendilerini engelli bir birey olmaktan çok “sporcu” olarak algılamaktadırlar. Bu duygunun verdiği güvenle bireyler engelleri ile başa çıkmasını öğrenebilmektedirler.Fiziksel etkinlik, özellikle 0-21 yaş arasındaki kas büyümesi, kemikleşme, kalp ve karaciğerler gibi iç organların fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için gerekli görülmektedir. Araştırmalar, egzersizlerin kemik genişliği ve minerilizasyonunu arttırdığı, buna karşın hareketsizliğin kemikleşme minerilizasyonunu azalttığını ve kemiklerin daha kolay kırıldığını, daha zayıf bir iskelet sisteminin oluştuğunu ortaya koymaktadır.
Engellilerde fiziksel etkinliklere katılmanın yararlarını felsefi açıdan değerlendiren yazarlar daha çok duyusal gelişim ve psikomotor gelişime katkılarının olduğunu bilinmektedir..Sporun hem bedensel ve zihinsel yönden sağlıklı hem de engelli bireyler için son derece değerli olduğunu ancak, engelli bireylerin spora olan gereksiniminin daha fazla olduğunu, sporun, engelli bireylerin hareket etmekten haz alma, eğlenme ve başarma gereksinimlerinin karşılanmasında önemli bir araç olduğunu ifade etmektedirler. Yazarlara göre, spor kişilere özürü ile başa çıkmasını ve özrünü hafifletmesini öğretmekte, keyif vermekte, iletişim ve paylaşım sağlamakta, yaşam motivasyonunu arttırmakta, dürüstlük, hoşgörü, işbirliği, gibi olumlu kişilik özelliklerinin kazanılmasını sağlamaktadır.
Bu gruplardan Bedensel Engelliler belki de en çok müsabakalarına tanık olduğumuz grup. futbol, basketbol, yüzme gibi birçok popüler alanda bedensel engelli sporcular yarışmakta. Bu yarışmalarda sanılanın aksine amaç seyir zevki yahut performans sporu değil, spor faaliyetinde bulunan sporcunun rehabilitasyonunu sağlamaktır. Spor faaliyetlerinde bulunan engellilerin rehabilitasyon süreçlerinin oldukça kısaldığı ve şahsa pozitif bir güç verdiği gözlemlenmektedir. Bu minimalde engellilerin toplum içindeki konumunda önemli bir yer tutmaktadır.
Bedensel engelli sporlarının kriteri şahsın uzvunun bulunmaması yahut uzvunun bir kısmının bulunmamasıdır. Uzuvlar olmadan spor faaliyetini gerçekleştirmek için sporcular müsabaka esnasında yardımcı ekipmanlar kullanırlar. Bunlar basketbolda tekerlekli sandalye futbolda koltuk değnekleri gibi araçlardır. Bu durumda performans olarak çok şey vaat etmeyen müsabakalar olsa da sanıldığı aksine seyir zevki yok değildir. Türkiye de halk minimalinde bakanlığın düzenlediği müsabakalar ve ampute milli takımının maçları takip edilmekte, başarıları ile kıvanç duyulmaktadır.
Bu konuda son zamanlardaki gelişmelerde hem engelliler hem de diğer vatandaşlar açısından elzemdir. Ülkemizden engelli yüzücü Sümeyye Boyacı’nın Barbie markası tarafından bebeği yapılması ve piyasaya sürülecek olması ve ampute milli takımımızın kazandığı başarıların toplum tarafından benimsenmesi, bizlere bu düzenlenen müsabakaların meyvelerinin olgunlaştığını göstermektedir.Çocuklar değerli oldukları ya da olmadıkları fikrini doğdukları andan itibaren diğer insanların kendilerine yönelik davranışlarından, kendileri hakkındaki düşüncelerinden öğrenmektedirler. Bir çok eğitimci, psikolog ve terapist fiziksel yeteneklerdeki beceri ve başarının olumlu benlik kavramının gelişmesine katkıda bulunduğunu kabul etmektedir.
Spor, engelli bireylerin sağlam ve engelli bireylerle bir araya gelmelerine olanak sağlayarak özel eğitimde ulaşılması hedeflenen “entegrasyon” için son derece önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Böyle bir ortamda, engelli birey, diğer engelli kişilerin sorunlarını gözleyerek kendine karşı olumlu tutum geliştirmekte, yaratıcılığı uyarılmakta, yalnızlık duyguları en aza inmekte, çevresi genişlemekte ve daha anlamlı bir yaşam sürme şansı yakalamaktadır
Bilindiği gibi spor, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için gerekli bir uğraştır ve tüm insanlar için önemlidir. Ancak sporun, engelli bireyler için daha farklı bir önemi vardır. Çünkü spor, zaten yaşamlarında bir çok engelle karşılaşan ve bu engellerin yarattığı stresle birlikte yaşayan engelli bireylere, yeni bir pencere açabilmektedir.
Engel türü ve derecesi ne olursa olsun hareket etme, egzersiz yapma, sportif aktivitelere katılma bireye haz vermekte, hareket etmekten duyulan haz da bireyin yaşam motivasyonun arttırmaktadır.1989 yılında kurulan IPC (Uluslararası Paraolimpik Komitesi) engelliler sporları tarihinde bir dönüm noktasıdır. Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından 1992 yılından itibaren engelliler ile ilgili organizasyonların tek yetkili üst düzey kuruluşu olarak tanınmaktadır. Diğer uluslararası federasyonlar da IPC ye bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmektedir