DÜNYA’DA TARIMSAL ÜRETİM
Dünya’da tarımsal üretim sürekli artmasına rağmen, mevcut talebi karşılayamamaktadır. Nüfusun çoğalması gelecekte de bu talep artışının süreceğim göstermektedir. Diğer taraftan, tarımsal ürün talebini karşılayan ülkelerde ekilebilir arazilerin sınır noktasına ulaşılması ve tarımsal üretimin daha fazla arttırma imkanlarının azalması konunun önemini daha da arttırmaktadır. Bu bakımdan, bu gelişmelere paralel olarak ekilebilir arazi ve tarımsal potansiyele sahip gelişmekte olan ülkelerin tarımsal üretim açısından önemi artmaktadır. Tarımsal üretim potansiyeline sahip olan gelişmekte olan ülkelerde ise, sürekli artan iç talepleri yanında, geleneksel metotlarla üretim yaptıklarından yeterli üretim artışı sağlanamamaktadır. Tarımda üretim artışı teknoloji kullanımı ile doğru orantılı olduğundan bu durum gelişmekte olan ülkelerde aynı zamanda ekonomik gelişme düzeyini de yansıtmaktadır. İktisadi gelişmede ihtiyaç duyulan döviz talebi başlangıçta tarım ürünleri ihracatından elde edilen gelirlerle karşılanmaya çalışılmaktadır. Bu nedenle, ekonomisi tarıma dayalı ve tarımsal üretim potansiyeline sahip ülkeler üretimlerim hızla arttırmak durumundadırlar. Sözkonusu ülkeler, uluslararası piyasalarda sattıkları iç talep fazlası ürün kadar iktisadi kalkınmalarına kaynak yaratmaktadırlar. Türkiye ekonomisinde de tarım GSMH, ihracat ve istihdama katkısı, ayrıca nüfusu beslemesi bakımından önemli bir yere sahiptir. Türkiye tarımsal üretim bakımından Dünya’da kendi kendine yeterli yedi ülkeden biridir. Bu bakımdan, uluslararası ekonomik ilişkiler değerlendirilirken Türkiye’de tarım sektörünün önemini dikkate almak gerekmektedir. Türkiye sahip olduğu bu tarımsal potansiyele rağmen, tarım ürünü ihracatçısı ülkelere göre, uluslararası piyasalarda bu mukayeseli üstünlükten yeterli avantajı sağlayamamaktadır. Çalışmamızda bu konunun irdelenmesine yer vereceğiz. İnsanların temel ihtiyaçları ve dünya ticaretine konu olan ürünlerin üretim miktarları ve ülke paylarım belirttikten sonra, özellikle verimlilik ve teknoloji kullanımı bakımından konuyu karşılaştırmalı olarak izah etmeye çalışacağız. Başka bir ifade ile Türk tarımının mevcut performansı ile günümüzde ve gelecekte uluslararası piyasalarda karşılaşabileceği sorunlar hakkında bir fikir vermeye çalışacağız. I I – DÜNYA TARIMSAL ÜRETİMİNDEKİ GELİŞMELER Dünya’da artan nüfusa paralel olarak tarım ürünlerinde de önemli artışlar meydana gelmektedir. Özellikle tüketim oranı yüksek olan ve gıda ihtiyacının karşılanmasında önemli bir yeri olan tahıllarda bu üretim artışı daha fazla olmaktadır(I) . Modern teknolojilerin tarımda kullanılması suretiyle tahıllarda hektara verim yaklaşık 7 tona kadar çıkabilmektedir. Diğer yandan, özellikle gelişmiş ülkelerde ekilebilir arazinin sınırına ulaşılmasından .dolayı, üretimin başka iklim ve coğrafi bölgelerde de yapılabilmesi için yoğun çalışmalar yapılmaktadır^. Çünkü, üretimin arttırılması yanında, halen Dünya’nın birçok bölgesinde açlık ve kıtlık tehlikesi yaşanmaktadır. Birleşmiş Milletler FAO Teşkilatı’nm yaptığı bir araştırmaya göre, üretim tekniği ve üretim sahaları aratılmadığı takdirde 2000 yıllara doğru bu açlık ve kıtlık tehlikesi daha da artacaktır^. Nitekim açlık sorunu son yıllarda Dünya gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Bugün,37’si Afrika’da olmak üzere Dünya’nın 90 ülkesinde yetersiz beslenme mevcuttur. 300 milyondan fazlası Asya’da, 75 milyonu Afrika’da olmak üzere 400 milyon insan açlık tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadıri4l Gelişmiş ülkeler tarımda entansif üretim teknikleri kullanmak suretiyle üretimlerim hızla arttırmakta, bunun yanında, sözkonusu ülkelerde nüfus artış hızı tarımsal üretim artış hızının altında kalmaktadır^. Esasen tarım ürünleri ithalatçısı durumunda olan gelişmiş ülkelerdeki üretim artışları dünya ticaret hacminde daralmalara sebep olmaktadır. Ticaret hacminin daralması ise, stokların artmasına ve üretimin yavaşlamasına yol açmaktadır. Gerek üretimin yavaşlaması, gerekse ticaret hacminin daralması ekonomileri tarıma bağlı gelişmekte olan ülkelerin tarımsal üretimini olumsuz yönde etkilemektedir. Çünkü, gelişmekte olan ülkeler iktisadi kalkınmadaki döviz talebim başlangıçta tarımsal ürün ihraç ederek karşılamaya çalışmaktadırlar. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerdeki hızlı nüfus artışı nedeniyle iç talebin de artması tarımsal ürün ihracatım olumsuz yönde etkileyen bir diğer olumsuz faktörü oluşturmaktadır. . Özellikle 1950’li yıllardan sonra Dünya ekonomisindeki hızlı büyüme çabaları, tanım da olumlu yönde uyararak artan talep karşısında tarımsal üretimde de önemli artışlar sağlanmasına neden olmuştur. Gerek ekonomilerin büyümesi, gerek tarımsal ürün artıştan, Dünya ticaret hacmini genişletmiştir. 1970 yıllarda Dünya ekonomilerinde ortaya çıkan durgunluk, ticaret hacminin tarım ürünleri lehinde gelişmesine yol açmıştır . Tarım ürünlerine ithal talebi, daha çok petrol ihraç eden ülkeler ve yeni gelişen ülkelerde ortaya çıkmıştır. Tarımsal üretimde önemli paya sahip olan ülkeler bu ithal talebini karşılayarak önemli gelirler elde etmişlerdik. Şüphesiz gelişmekte olan ülkelerin tarımsal ürün ihracatında da artışlar olmuş ancak, üretim tekniğinin geri oluşu ve artan iç talep bu ülkelerin ihracatta yeterince gelir elde edememelerine sebep olmuştur.