CORONAYLA YAŞAMAYA ALIŞAMAMAK
Mart ayı ortalarına yaklaşırken, ülkemizde ilk korona vakasının görüldüğü belirtilirken, hastalıkla ilgili alınması gereken önlemler bir bir sıralanırken, toplumun duyarlı kesimini bir şüphe ve korku sararken, kâbus gibi üstümüze çöken yaşadığımız o dönemden bugüne değişen ne?
Hastalık bitti mi?
Hayır.
Aşısı mı bulundu? Rusya’dan geçen hafta önemli bir iddia gelse de, henüz belirsiz. Öyleyse henüz hayır…
Bu konuya günlük özenle yaklaşan Sayın Bakan artık televizyon ekranlarında görünmez mi oldu?
Hayır. Aynı uyarılar, aynı ciddiyetle sürüyor.
Hastalık mutasyona uğrayıp etkisini mi yitirdi?
Hayır.
Peki, o zaman ortada korona yokmuş gibi, son derece rahat, umursamaz, vurdumduymaz davranmalara niye çoğunluk olarak niye evet?
Çarşıya bakıyorsun, çoğunluk maskesiz. Zaten kimileri baştan bu yana olaya hiçbir zaman ciddiyetle yaklaşmadı ki…
Düğün salonlarının sosyal mesafe başta olmak üzere yapılan uyarılara tam olarak uyduğu konusunda da eksiklikler var. Buna biraz da vatandaşın o eski alışkanlıklarını, salgın hastalık öncesi o eski yaşamını sürdürme eğilimi de etkili rol oynadığı ortada.
Düğünsüz de kalmıyoruz. Bayram sonrası daha da arttı ne? İyi de kardeşim, bu kritik süreçte düğünün zoru ne? Bir yıl ertelesen ne çıkar? Kızın da evde kalmaz, oğlan da eşsiz… Sünnet desen, zaten fazlalığı kestirmeler önceden halloluyor. Geleneksel olduğu kadar aşırıya kaçan, bazı şımarık durumlara varan sünnet düğünleri bir yıl ertense ne olur sanki? Sünnet düğünü demişken, ben özellikle zeybek kıyafetli kişilerin sünnet çocuğunu taht üzerinde ortaya getirmelerine karşıyım. Yakışmıyor, yakıştıramıyorum.
Pek çok yerde maske takmayan o kadar çok insan var ki. Öteden beri ağzı, burnu yerine başka başka yerlerine maske takanlar nedense hiç bitmedi. İşi ciddiye almayan, işin ciddiyetini kavrayamamış, corona üzerine ne söylenirse söylensin bir kulağından girip bir kulağından çıkacak çok sayıda insan var daha.
Ev gezmelerinden geri durmayan umarsız insanlar var toplumda. Eski alışkanlıklarından kesinlikle ödün yok. Maske takma alışkanlığı istenilen düzeyde olmadığı gibi asıl takması gereken yer dışında kullananlara da rastlıyoruz sokaklarda.
“Corona da neymiş efendim?” deyip işi dalgaya alan, basite indirgeyen, görmezden gelen çok sayıda kitle var toplumda.
Neymiş efendim, kolonya ile geçermiş.
Neymiş efendim, grip gibiymiş zaten.
Neymiş efendim, çok fazla abartılıyormuş.
Neymiş efendim, sıcaklar basınca bitermiş.
Neymiş efendim, sadece yaşlılar ölüyormuş.
Neymiş efendim, korku ile ömür geçmezmiş.
Ortaya çözümsüzlük olarak atılan o kadar basit ve ahmakça görüşler var ki, bu tür insanların akıllarına şüphe ile bakmak gerek.
Deniz kenarlarına bakıyorsun sanki corona diye bir şey yok.
Düğünlere bakıyorsun, corona diye bir salgın hastalık sanki bu ülkeye hiç uğramamış.
Çarşıya, pazara bakıyorsun zaten baştan bu yana duyarsız, gamsız, hastalık cahili insanlarla dolu…
Bir yıl, iki yıl sözde tatile insan gitmese ölür mü?
Düğünler bir yıl ertelense ne çıkar?
Zorunlu durumlar dışında insanlardan beklenen yalnızca uzmanların bilgi, görüş ve önerileri doğrultusunda davranmak. Bu durum gerçekten de çok mu zor?
Dört ay corona tedavisi gören ve ölümden dönen bir doktor şunu söylüyor:
“Hastanede bile maske takmayanlar var. Uyulacak kurallar çok basit. Salgın böyle bitmez.”
Kısaca corona ile birlikte yaşıyoruz ama corona ile birlikte yaşamayı bir türlü öğrenemedik, öğrenmek de istemez bir tavır içindeyiz. Uyulması gereken kuralları yeterince uygulamıyoruz. Çoğu zaman unutuyoruz, bir başkasında görünce ya da konu hatırlanınca aklımıza geliyor.
Geçen hafta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından yazılı açıklama yaptı. Koca açıklamasında “Tedbirlere riayet hâlâ istediğimiz, arzuladığımız seviyede değil. Artış bu hızla devam ederse bir daha yaşamak istemediğimiz ağır tedbirlere dönmemiz gerekebilir” dedi. Bu durum olayın ne kadar ciddi düzeyde olduğunu göstermeye yetiyor sanırım.
Daha önce 31 Ağustos olarak belirtilen okulların açılma tarihi 21 Eylül’e ertelendi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da çok merak edilen “Okulların açılması yine ertelenir mi?” sorusuna “Birlikte başaracağız, Lütfen maske takın, mesafenizi koruyun ki okulları açıp işimizi yapabilelim, çocuklar okullarına kavuşsun” yanıtını verdi.
Uzun zamandır Ödemiş Devlet Hastanesinde görev yapan Kadın-Doğum Uzmanı, yazar dostum Dr. Sezer Yorgun, konuyla ilgili haklı sitemini bakın ne anlamlı dile getirmiş:
“Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı ekranlardan adeta yalvarıyorlar gezmeye ve eğlenmeye ara verin, maske ve mesafe kuralına uyun diye. Vatandaş ne yapıyor? “Arkadaşlarla beraberiz.”, “Falancalar misafirimizdi.” gibi paylaşımlar yapıyorlar facebooktan… Yahu madem sorumsuz ve vurdumduymazsın, nasıl oluyor da sosyal medyada paylaşacak kadar pişkin olabiliyorsun? Bu virüs nasıl yok olacak? Çocuğunu nasıl okula gönderebileceksin be adam!?”
Her konuda düzenlerini yerli yerine oturtmuş ileri gelen Avrupa ülkelerinde devletin tavsiyelerine uyan bir halk var, bizde ise yasağa bile karşı çıkan bir halk… Anlaşılır gibi değil doğrusu.
Salgının ne kadar süreceği, aşının ne zaman devreye gireceği belirsizliğini korurken bu anlayışla corona bizim gibi toplumları kolay terk edeceğe benzemiyor. Allah sonumuzu hayır etsin. Sağlıklı günlere…