HAREKETLİ GÜNLER
Bir insana yapılacak en büyük kötülük, ona umut verip sonra hiçbir şey olmamış gibi arkamızı dönüp gitmemiz.Mutlaka ve mutlaka bu sıkıntıyı ya da acıyı yaşamımızın bir bölümünde görüp yaşamışızdır.Yok canım, olur mu böyle şey!’ diyenleri, aklından geçirenleri ben yine uyarayım;Aman bu tiplere dikkat edin..Özellikle ‘iş bulacağım’ ya da ‘işe yerleştireceğim’ gibi büyük laf edenlere aman dikkat…Bunlar siyasi ise durum daha da tehlikeli ve vahim‘Hayattan çok bunalırsan işine sığın!’ derler…
En iyisi yapacak bir iş bulun, aynen Gazeteci Haluk Narbay gibi…Binlerce küçük boncuktan öyle güzel tablolar yapıyor ki, anlatacak güzel sözcükleri bulmakta zorluk çekiyorum.Yani; ayakta duracak halin yokken, hayatta duracak nedenlerin varsa, korkma düşmezsin…
Mücadeleye devam.Arkanıza da sakın bakmayın…
İKİ HEMŞİREYE YOL GÖRÜNMÜŞ!
Herkes biliyor ama ben yeni duydum!İzmir’de sağlık çalışanlarını anmak için yapılan saygı duruşuna katıldıkları için görevden uzaklaştırılan iki hemşireyi konuşuluyor.İddiaya göre;
İki hemşireye ‘hastanede darbe yapmaya çalışmış havası!’ yaratıldıktan sonra, bunlara şöyle denilmiş:
İçten içe hesabınızın örgütlü mücadele ile olduğunu biliyoruz!’Konu şimdi de Meclis gündemine getiriliyor.Önce ilgi duyanlara öğrendiğimi nakledeyim:
İzmir Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi’nde çalışan sağlık emekçilerinin 1-14 Mart Tıp Haftası dolayısıyla hastane kantininde, korona virüsü nedeniyle vefat eden tüm sağlık emekçileri için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunmuşlar.Zaten konunun bültenleri de dağıtılmıştı.
Rektörlük de olaydan iki saat sonra saygı duruşuna katılanlar hakkında soruşturma başlatılmış.
Saygı duruşunun yapıldığı gün itibariyle 384 sağlık emekçisinin hayatını kaybettiğini ve hemşirelerin söylemlerinde soruşturmalara konu olacak hiçbir şey bulunmadığını hukukçular ifade ediyor.
Benzer eylemler başka hastanelerde de yapıldı. Covid-19 nedeniyle sağlık emekçilerini anmak suç değildir.Saygı duruşuna katılanlar, o gün pandemi kurallarına da dikkat etmişlerdir.
O güne ilişkin bütün görüntüler ortadadır…Artık son sözü herhalde yargı söyleyecektir.
MADENCİLİK DEĞİL, HAYVANCILIK
Bugün yine hızımı alamadım, devam ediyorum.AyvalıkKarayıt Köyü’nde madencilik firmasının depolama alanlarını büyütmek amacıyla yaptığı tahsis değişikliği başvurusu komisyon tarafından uygun görülmedi. Bu kararın ardından mera alanlarında (Bulutçeşme, Üç Kabağaç, Beşiktepe ve Karaayıt) bölge hayvancılığının geliştirilmesinin önü açılmış oldu.
Ayvalık Belediyesi, Sivil Toplum Örgütleri, siyasi partilerin temsilcileri, mahalle muhtarları ve çevre örgütleri, süreci takip ederek kararın alınmasında etkili oldular.
SEFERİHİSAR’DA JES İSYANI
İzmir’in Seferihisar ilçesinde, özel bir şirket tarafından kurulması planlanan Jeotermal Enerji Santrali’ni (JES) zeytin ağaçlarına zarar vereceği gerekçesiyle istemediklerini belirten köylüler, tepki gösterdi.Eski bir haber değil bu…
Güncel!..Okuyucularımanımsayacaktır;Geçtiğimiz aylarda bir anda Orhanlı mahallesine konteynerler gelmeye başladı. Konteynerlerin burada açılacak olan sondaj çalışmalarında görev alacak işçilerin kalacakları yerler olduğu öğrenildi.Tüm köylüler tepki koydu. Yapılmak istenen jeotermal sondaj çalışmalarıyla birlikte jeotermal elektrik santralinin de kurulmak istendiği de öğrenildi…
Belirtildiğine göre:Buraya yapılacak olan jeotermal santral, bölgedeki tarım kültürünü ve üretim kültürünü bitirecek. Bütün mahalle, bu jeotermal santraline karşı. Bu proje, buradaki tarımsal ekonomiyi etkileyerek buradaki insanların göç etmesini kolaylaştıracak.
‘Biz bunu istemiyoruz’ deniliyor…Balıkesir’in Edremit İlçesi Akçay Mahallesi’nde Nurhan T. adlı kadına eşi İbrahim T. öldürme kastıyla balta ile saldırdı.
Elleri ve parmakları kopan, vücudunun değişik yerlerinden ağır satır darbeleri olan Nuhran T’nin hayati tehlikesi devam ediyor.
Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması yaptığı açıklamayla olayı kınayarak şu açıklamayı yaptı:
‘Edremit’in Akçay Mahallesi’nde bir kadın arkadaşımız dün sabah öldürülmek kastıyla satır ile doğrandı…
Üstelik engelli bir çocuğunun yanında…Adının İsmail T. olduğu öğrenilen şahıs, eşi Nurhan’ın ellerini ve parmaklarını satırla kopardı.
Kafasını ve vücudunun çeşitli yerlerini de yaraladı.Daha iki gün önce Balıkesir’in Gümüşçeşme Mahallesi’nde Seda defalarca bedenine saplanan bıçak darbeleri ile kocası E.K. tarafından katledilmişti.
ANLAYAN, OKUYAN VAR MI?
Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması yaptığı açıklamayı şöyle sürdürdü:
‘Ataerkil zihniyet ve sistem tarafından beslenen ve kollanan erkekler kadınları, LGBTİ+ bireyleri ve çocukları öldürmeye devam ediyor. Balıkesir’de, Körfezde son yıllarda üst üste yaşanan kadın cinayetleri artık sabrımızı taşırdı.
AKLIN GÜCÜ BİRLİKTELİKTE
Hep sıkıntılı haberlerden söz edecek değiliz ya!Bakın sizi şimdi de ‘başarılı bir kadından’ öğretmenlikten sanayiciliğe başarılı bir yolculuğu anlatayım.İşte bu yolculuğun kahramanı Sevgi Karahan, ‘Kadının başarılı olamayacağı iş kolu yok!’ diyor…
Gazeteci arkadaşımız Murat Şahin’den öğrendiğimize göre;
Öğretmenlik mesleğinde 25 yıl emek verdiğini söyleyen Birim Makina Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sevgi Karahan, 17 yaşında öğretmen okulundan mezun oldu.
İlk görev yerinde daha 17 yaşındayken 15 yaşındaki çocukları eğitmeye başladığını söyleyen Karahan, ‘Çok keyifle, gururla, onurla bu mesleği icra ettim. Bugün sanayici olsam da her zaman Öğretmen Sevgi Karahan’ım dedi. Karahan, ‘Biz bu okullarda Atatürkçülüğü, her zaman ileriye gitmeyi, yerinde durmamayı, gelişime açık olmayı öğrettiler. Biz bunları öğrendik ki öğrencilerimize aktaralım.’ dedi.
Eşi Sevket Karahan’ın 1988 yılında Birim Makina’yı kurduğunu söyleyen Sevgi Karahan, ‘Birlikte bu işe girmeye karar verdik, benim bir maaşım var, olmazsa onunla çorba kaynatırız dedik ve sanayiciliğe adım attık”’ dedi.
Eşinin ayrıldığı firmadan aldığı kıdem tazminatı ile bu işe giriştiklerini vurgulayan Karahan, ‘1996 yılında, 25 yılın sonunda öğretmenlikten emekli oldum. 4. Sanayideki dükkânımızdayken KOSBİ içindeki yeri görünce emekli olma kararı aldım ve o emekli ikramiyemi de buraya sermaye yaptım’ diye konuştu.Emekli olduğunun ilk günü Birim Makina’da finans kayıtlarını tutmaya başladığını anlatan Karahan, ‘İşe yarıyorsam devam ederim dedim ve gördüm ki muhasebe tutarak katkı sağlayabiliyorum ve öyle devam ettim’ dedikten sonra şöyle devam etti:
‘İşin uzmanı olmadığını, alaylı olarak çalıştığımı söyleyebilirim.
Çek, senet yerine havale ile ödeme almaya benim talebim ve ısrarım ile başladık.
Finans anlamında firmayı modern ödeme yöntemlerine geçirmekte hiç tereddüt etmedim ve finans konusunda yenilikleri takip etmeye özen gösterdim.Dördüncü sanayide işe başladığında sanayide çaycı olarak bile çalışan kadın olmadığını söyleyen Karahan, ‘Benden sonra önce çaycılar kadın olmaya başladı, sonra eşler de işlere dahil olmaya başladı. Bugün birçok kadın sanayide görev alıyor, sorumluluk alıyor. Kadınlar istedikten sonra iş yaşamının her alanında başarılı olabilir. Yeter ki önünü kesmeyin kadınların’ diyor.