Reklam
Reklam
Reklam
Ödemiş Kent Gazetesi

ATALARIMIMIZDAN BUGÜN GÜNÜMÜZE KADAR UZANAN KARAKILÇIK

SEVAL KONURALP

SEVAL KONURALP

Karakılçık buğdayı adını başaklarındaki karakılçıklarından almış, atalarımızdan kalan nesli tükenmekte olan bir tür yerli buğdaydır. Yerli tohumların zirai tohumlara göre genotiplerinin düşük verimli olması üreticiler tarafından yerli tohumların tercih edilmeme sebebidir. Yerli buğdaylar daha serttir ve daha zor öğütülürler; fakat besin değerleri oldukça yüksektir.Günümüzde araştırması ve tanıtımı sıkça yapılan; Kastamonu bölgesinde yetişen Atalık Siyez buğdayı gibi Karakılçık Buğdayı da atalık bir buğday cinsidir.

Bereketli Hilal Bölgesinde bulunan Hatay da yetiştirdiğimiz Karakılçık Buğdayı tohum-toprak eşlemesinde optimum besin değerlerine ulaşmaktadır. Yani hem iklim, hem toprak değerleri açısından bu buğday cinsinin en sevdiği bölgeler arasındadır. Bu güzel eşleşme buğdayın besin değerlerine de yansımaktadır.Glutenin sindirim sistemininde sorunlar yarattığı son dönemde sıkça gündeme gelen bir konudur. Çölyak Hastaları hariç ( Çölyak hastalığı tamamen farklı bir rahatsızlıktır ve glutenin yapısı ile değil doğrudan glutenin varlığı ile ilişkilidir); glutenintoleransı bulunan bireylerde rahatsızlığın yapısı değişen buğdaydan kaynaklandığını belirten birçok çalışma sonucu vardır. Yapısı değişen buğday tohumununun içindeki gluten yapısı da değşmiştir ve bu değişimi tanımayan sindirim sisteminde sorunlara yol açmaktadır. Biraz canlandırma yaparsak değişen buğday ve türevleri , sindirim sisteminden geçerken yeni tür buğdaylara kimlik taramaları yapıp, seni tanımıyoruz, o üzerindeki ne, bu bize sıkıntı yaratır gibi uyum sorunları yaşarken; bizim eski Karakılçık Buğdayı sindirim sistemimizdeki herkes tarafından tanınıyor ve kapılar sonuna kadar açılıyor. Bu sebeple bizim buğday sindirim sisteminden kolayca geçip gidiyor.

Evrimleşen canlılarda olduğu gibi tohumlarda zamanla evrim geçirmiştir ve şartlara uyum sağlayabilenler günümüze ulaşmıştır. Karakılçık Buğdayı da bu şartlara uyum sağlayabilen, sindirim sisteminin tanıdığı atalık bir buğday cinsidir. Besin değeri çok yüksek olan bu buğday cinsi hem potasyum hemde fosfor açısından çok zengindir. A, E, K, C vitaminleri , demir, lif ve protein oranı da oldukça yüksektir.Tarih boyunca ana besin kaynağımız olan buğdayın aslında korkulacak bir besin olmadığının ve birçok faydasının bulunduğunun özellikle altını çizmek isteriz. Bu konuyu Teofarm ailesi olarak şöyle yorumluyoruz; yüzyıllardır çalışan bir sistemin , ana enerji maddesinin, çalışan sistemde çok büyük ve bazı kaynaklarca da tek başına sorun yaratan besin maddesi olarak görülmesinin gerçekçi olmadığını düşünüyoruz. Atalık, antik buğdayların yüzyıllardır atalarımız tarafından ana besin kaynağı olarak kullanıldığını ve günümüzdeki kadar çeşitli ve çok sayıda hastalık olmadığının altını çizmek isteriz. Bir besin grubunun tek başına mucizeler yaratmadığını da göz ardı etmeden, Karakılçık Buğdayının gerek besin değerleri gerekse sindirim sistemine olan uyumu açısından çok büyük farklılık yarattığını belirtmek isteriz.2014 yılının yazında, yeni bir köy kurmak için çıktığımız yolda rastladık “Karakılçık” buğdayına…Çok aradık, zor bulduk. Dağ köylerindeki köylülerin, satmak için değil, kendine bulgur yapmak için 1-2 dönüme ektiği, buğdayları topladık.

Yeni bir köy kuralım istedik. Ata tohumlarıyla üretim yapan, yerel ırk hayvanları yetiştiren ve hayvanlarına dostça davranan, özgürce yaşamasını sağlayan, doğaya dost, tarım zehiri, kimyasal gübre kullanmayan kendi kendine yeten organik bir köy kuracaktık.Bu köy için tohum toplarken gördük gerçeği. Yok olmuştu yerel tohumlarımız, ata tohumları tükenmek üzereydi. Bunu bir görev olarak gördük, bulduk ektik ve dağıttık ücretsiz olarak karakılçığı, sarı buğdayı, siyezi…domatesinden, mercimeğine, mısırından, nohutuna kadar ne varsa …

Yerli tohumların verimi zirai tohumlar kadar yüksek değil, bu işi gelir kaynağı olarak yapanlara cazip gelmemesi bir yana, yerli buğdayların tanesi sert olduğundan yeni nesil un fabrikaları bu buğdayları öğütmüyor. Ata yadigârı tohumlar kendi tüketimleri için yetiştirenler sayesinde varlığını sürdürebiliyor. Ancak artık yerli buğdayları öğütecek değirmen bulmak da zor. Çanakkale civarında yaptığımız gezilerde dere kenarlarında değirmen kalıntılarına sıkça rastlarız. Öğütülme işlemlerinin buralarda yapılması gerek.Çünkü taş değirmenler çok azaldı ve modern değirmenler unun içine bir çok katkı maddesi koyuyorlar

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
- 29 Mart 2024
- 25 Mart 2024
- 21 Mart 2024
- 18 Mart 2024
- 13 Mart 2024
- 11 Mart 2024
- 8 Mart 2024
- 5 Mart 2024
- 1 Mart 2024
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ