Van Gölü’nün Güneydoğusunda 43°30′ ve 44° doğu boylamları ile 38° ve 38°30′ kuzey enlemleri arasında kalmaktadır. Bu havali, Hoşap suyunun içinden geçtiği Kuh Dağı, Başet Dağı, Kapir Dağı ve Norduz Yaylası’nın bir kısmı ile çevrili geniş düzlükleri bulunan bir platodan oluşmaktadır. Platonun genişliği 180 km²’yi bulmakta yüksekliği ise 2000-3500 m. arasandadeğişmektedir.Hoşap ve çevrisinde kara iklimi görülmektedir. Bu yüzden yaz ve kış ayları arasında sıcaklık farkı çoktur. Kışları kar yağışlı ve soğuk, yazları ise sıcak geçmektedir. Arazi genelde çıplak olup, ormandan yoksundur. Sadece akarsu kıyılarında kavak ağaçları bulunmaktadır.Hoşap’ın yerleşim alanı, kalenin etrafına yayılmış vaziyettedir. Nüfusu 1990 nüfus sayımına göre 1350’dir. İçerisinden Van-Hakkari-İran karayolu geçmesine rağmen idari teşkilatlanmasını gerçekleştirememesi yüzünden gelişme gösterememektedir. Halkın geçim kaynağını tarım, hayvancılık ve ticaret oluşturmaktadır. Tarihi eserlerin bulunması turizm potansiyelini artırmakta; fakat yeterince değerlendirilememektedir.Hoşap ve çevresinin geçmişi tarih öncesi devirlere kadar inmektedir. 20 km. güneyinde bulunan M.Ö. 15000-8000 (?) yıllarında yapıldığı sanılan Yedisalkım (Put) Köyü Kızların mağarası resimleri, bunu doğrulayan en önemli bulgulardır. Bu mağara resimleri bölgenin tarih öncesi kültürünü aydınlatması açısından önem taşımaktadır. Hoşap’ı da içine alan Van Bölgesi Neolitik yerleşmeleri hakkındaki bilgiler yetersizdir. Fakat kalkolitik devirden itibaren kesintisiz devam eden bir kültürün mevcudiyetini Van Tilkitepe Höyüğü, Dilkaya Höyüğü, Ernis Mezarlığı Doğu Anadolu Batı İran, Kafkasya ve Filistin’e kadar geniş bir coğrafi sahaya yayılan Hurriler, M.Ö. IV. binin ortalarından itibaren varlık göstermişlerdir. Bunların oluşturduğu kültür “Erken Hurri Kültürü” veya “Erken Transkafkasya Kültürü” olarak adlandırılmaktadır. arkeolojik kazılarında elde edilen bulgular göstermektedir.VanDilkayaHöyüğü’nden elde edilen arkeolojik veriler, M.Ö. III. binden itibaren bu kültürün Van Gölü Havzasında da etkili olduğunu ortaya koymaktadır.Hurriler, M.Ö. II. binin başlarında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesini içine alan, HurriMitanni Krallığı adıyla bir devlet kurmuşlardır. Bu sırada Orta Anadolu’da Hitit Krallığı bulunmaktaydı. M.Ö. XIV. yüzyıl ortalarında Mitanni Krallığının Hititler tarafından yıkılmasıyla Van bölgesinde yeniden Feodal beylikler oluşmuştur.M.Ö. XIII. yüzyıl başlarından itibaren çivi yazılı Asur kaynaklarında “Uriatri” ve “Nairi” adlarındaki bu beyliklerden bahsedilmektedir.Krallığını kurmuşlardır. Tuşba (Van) Merkez olmak üzere Urartu Krallığı, ikiyüz yıl boyunca devam eden yükselişi ile Doğu Anadolu’nun ve Batı Asya’nın en güçlü devleti haline gelmiştir. Urartu devleti’nin sınırları doğuda Urmiye Gölü ve Kuzey-batı İran’a; kuzeyde Kafkaslar’a batıda Fırat nehrine ve güney’de Suriye’ye kadar genişlemiştir.Van Gölü Havzası içerisinde Urartu Devletine ait birçok yerleşme yeri ve kale bulunmaktadır. Urartu Krallığı’nın kurucusu Sardur I. tarafından yaptırılan Tuşba (Van), Toprakkale, Çavuştepe, Anzaf ve Ayanıs Kaleleri bunların en önemlilerindendir. Bu kaleler kadar önemli bir yapıya sahip olmasa da Hoşap Kalesi’nin de Urartular zamanında güneydoğuya açılan Tuşba-Kelişin ordu yolu üzerinde askeri bir tesis olarak kurulduğu kabul edilmektedir.Hoşap’ta kurulan tesis, Van’dan başlayan Gürpınar ovasını takiple Çavuştepe kalesi önlerine gelen ve Hoşap suyu vadisinde devam eden yolun güvenliğini sağlamaktadır. Ayrıca Hoşap, Urartu’nun Van Kotur doğu yolu ile bu güneydoğu ordu yolunun birleştiği kavşak noktasında bulunmaktadır.Asurlular’ın güneyden yaptıkları saldırılar sonucu M. Ö. VII. yüzyıl ortalarında Urartu Devleti’nin gücü zayıflamış; M.Ö. VII. yüzyıl ile M.Ö. VI. yüzyıl başlarında İskit ve Med akınları sonucunda yıkılmıştır.Urartu Devleti yıkıldıktan sonra M.Ö. VI. yüzyıl başlarında bölge Medler’in egemenliğine girmiştir. Medler’in egemen oldukları sırada Ermeniler batıdan göç ederek Van Gölü havzasına yerleşmeye başlamışlardır.Van ve çevresi M.Ö. 529 yılından itibaren Persler’in egemenliğindedir. Pers Kralı Darius I, (M.Ö. 521-486) zamanında oluşturulan örgütlenmede Van Bölgesi “Armenia” adındaki 13. satraplık içerisinde yer almıştır.Doğu Anadolu Bölgesi’ne, Hz.Osman’ın halifeliği zamanında müslümanlar, Habib b. Mesleme komutasında birçok akınlar düzenlemişlerdir. Daha sonra Emeviler, Bu bölgeyi feth ederek, “Ermeniye” eyaleti adıyla yönetmişlerdir.Bu eyaletin dahili idaresi Ermeni prenslerinin elinde bulunmaktadır. Emevi Halifeleri tarafından tayin edilen valiler ancak eyaletin merkeze bağlılığını sağlamış ve vergilerin toplanmasıyla meşgul olabilmişlerdir.İslâm hakimiyetine tam olarak Abbasiler devrinde girmiştir. VaspurakanPrensliği’nin başında bulunan Andrusi prensleri, Halife’ye tabi olarak bazen bağımsız, bazen de yarı bağımsız şekilde bu bölgeyi yönetmişlerdir. Ermeniye Eyaleti’nin en büyüğü olan Vaspurakan şehirleri arasında Maku, Tebriz, Van, Bargiri, Erciş ve Hakkari ile beraber Hoşap’ta bulunmaktadır.Vaspurakan’a 1018 yılında Çağrı Bey üç bin kişilik bir orduyla girerek istila etmiştir.Çağrı Bey’in düzenlediği bu akın ile beliren Türk tehlikesi karşısında Vaspurakan Prensi ve Ardsrani soyunun son hükümdarı Senekherim 1021 yılında ülkesini Bizans İmparator’u II. Basil’e bırakmıştır.28 Bizanslılar, 1022 yılında bir “katapanolluk” kurdukları Vaspurakan bölgesinin Ostan (Gevaş), Kengever, Büyük Albak (Başkale) ve Hoşap kalelerine asker yerleştirmişlerdir.Bölgedeki Bizans hakimiyeti sürekli Türk akınları ile sarsılmış, Van ve çevresi 1064 yılında Sultan Alpaslan’ın oğlu Melikşah tarafından birçok kale ve şehirlerle birlikte feth edilmiştir.1071 senesindeki Malazgirt Savaşı’nda Büyük Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın Bizans ordusu karşısında zafer kazanmasından sonra Anadolu’da birçok Türk Beyliği kurulmuştur. 1100 yılında, Emir Sökmen tarafından Ahlat’ta kurulan Ahlatşahlar veya Ermenşahlar Beyliği Van Havalisini de hakimiyetleri altına almıştır. Ahlatşahlar Beyliği’nin 1207 yılında Eyyubiler tarafından yıkılmasıyla, bölge Eyyubilerin egemenliğine girmiştir. 1229 yılında Alaaddin Keykubad’ın Ahlat ve Van Gölü çevresindeki şehirleri tahrip eden Celalettin Harzemşah’ıYassıçimen Meydan Savaşı’nda mağlup etmesinden sonra, Ahlat, Van, Erciş, Anadolu Selçuklu topraklarına katılmıştır. Bu sırada Moğollar’ın önünden kaçıp gelen Türkmenler bu şehir ve kalelere yerleştirilmişlerdir.Selçuklular’ın 1243 senesinde Kösedağ Savaşı’nda Moğollar’a mağlup olmaları üzerine birçok Selçuklu Şehri Moğol orduları tarafından tahrip ve istila edilmiştir. Bundan sonra Anadolu Selçuklu Devlet Yönetimi tamamıyle Moğol hakimiyeti altına düşmüştür. Moğollar islâmiyeti kabul ettikten sonra İran’da İlhanlı Hanlığı’nı kurmuşlar ve Van Gölü kuzeyindeki Aladağ’ı kendilerine yazlık merkez yapmışlardır.Doğu Anadolu Bölgesi İlhanlı idaresine bağlı iki eyalete ayrılmış, bunlardan birisi merkezi Musul olan Diyarbakır eyaleti diğeri de merkezi Ahlat olan Van Eyaleti’dir.Van Eyaleti, Vilayet-i Ermen olarak da adlandırılmakta ve şehirleri arasında Erciş, Aladağ, Bargiri, Hoşap, Malazgirt, Van ve Vastan önemli bir yer tutmaktadır.34 Hatta İlhanlı devrinde Hamdullah Müstevfi’ninNüzhet’ülKulüb adlı eserinde “Ahlat Şehri’nin vergisinin 50.500 dinar, Erciş’in 8.000 dinar, Hoşap’ın 1.000 dinar, Vastan’ın 53.400 dinar ve Van’ın ise bir kale olduğu”ndan bahsedilmektedir.