SEN GÖLCÜK’E GİTME ARKADAŞ!
Yaz mevsiminde aşırı sıcaklarla cayır cayır yanan bir ovadan ayrılıp, hemen ötesindeki yüksekliğe tırmanarak yarım saat sonra bambaşka bir dünyada buluyorsunuz kendinizi. İşte orası yayladır. Gölcük’tür, Bozdağ’dır, Subatan’dır.
Ödemiş’in yalnızca bu Bozdağlar silsilesi üzerinde bile çok sayıda yaşanabilir, ferahlatan yerleşim yerleri var. Elbette bunların en çok ilgi göreni önce Gölcük sonra da Bozdağ geliyor. Bâkir yerler de var. Örneğin yıllar sonra ilk kez gittiğim, geçen Cuma günü öğleden sonra birkaç saatliğine konuk olduğum, o ünlü suyun battığı yeri yakından görme fırsatı bulduğum Subatan… Bir de baştan başa yeni dökülen sıcak asfalt yolun tozunu toprağını temizlemiş, gerçekten de güzel olmuş, emeği geçenlere teşekkürler… Ancak Gölcük yol ayrımından birkaç kilometrelik bölümün yol kenarlarına bariyerler yapılsa -tıpkı Bozdağ yolunda bazı yerlerde olduğu gibi- yolculuk sanki daha güvenli olacak. Çok masraflı olmasa gerek… Hem nerelere paralar savrulmuyor ki…
Ben, bugüne kadar Gölcük ile ilgili birkaç yazı kaleme almıştım. Bugün yine Gölcük ile ilgili bir konuya değineceğim. Gerçi insanın uğradığı her yerde benzer kötü görüntüler oluşuyor ama yaz döneminde bu istenmeyen durum Gölcük için daha belirgin duruma geliyor.
Gölcük’e göl ayrı bir hava katıyor şüphesiz. Her türden canlı bitkileriyle doğası ayrı bir güzel, serinliği ayrı bir tat…
Dünyada, cennetten bir köşe sanki…
Ancak öyle bir Gölcük var ki ortada.
Yazın girmesiyle başlıyor çöp atmalar…
Mangal atıklarını bırakmalar…
Diğer pislikleri rastgele sağa sola atmalar…
Hem de nasıl. Şöyle bir sağa sola bakıyorsunuz insan olarak acıyorsunuz. ‘Bunları yapan insan olamaz.’ diyorsunuz.
İşte böylelerine daha önceleri de olduğu gibi yine birkaç çift sözüm olacak.
Çöpünü piknik yerinde bırakıyorsan, sen Gölcük’e girme arkadaş!
Sağa sola kendi yediğin içtiğin her şeyden arda kalanı atıyorsan, sen Gölcük’e girmearkadaş!
Pet şişeni, rakı ve bira şişeni bile orada bırakıyorsan sen Gölcük’e girme arkadaş!
Çekirdek çitletip, gölün güzel ve ferahlatıcı manzarasına bakıp çevrene düşmanca davranıyorsan, sen Gölcük’e girme arkadaş!
Mangalının tüm atıklarını olduğu gibi yerinde bırakıyorsan, az ötendeki kocaman çöp bidonunu görmüyorsan, sen Gölcük’e girme arkadaş!
Temizlik görevlileri için “İşleri ne bunun için para almıyorlar mı, temizlesinler” düşüncesindeysen, sen Gölcük’e gitmeyi bırak,iyisi mi yönünü bile o tarafa çevirme arkadaş!
Tertemizken aylarca çöpünle kirlettiğin o güzelim çevrene, Gölcük’e nasıl kıyıyorsun hiç düşünüyor musun? Allah aşkına sen hiç çişini yapan bir kedi görmedin mi? Ondaki o davranışın kaçta kaçı sende var hiç düşündün mü, kaldı ki o hayvan sen ise insansın, insan! Hiç yakışıyor mu bir insan olarak senin bu yaptıkların?
Giderken bile aracının camından her türlü atığı sağa sola savuruyorsan, sen Gölcük’e gitmeyi bırak, hiç yola bile çıkma arkadaş!
İnsan Gölcük gibi yerler görüyor bazen internet ortamında ya belgesellerde. Hemen fark edebiliyorsunuz bizde mi yoksa dışarıda mı diye? Bakımını, temizliğini, düzenini görünce karar vermek ve doğruyu bulmak inanın çok da zor olmuyor. Çünkü bizde genel anlamda istisnalar dışında yaklaşım, bakış açısı pek değişmiyor.
Aslan yattığı yerden belli olur, insan da yaşadığı yerden. Ancak içimizde öyle çevre düşmanları var ki bırakın uzak çevrelerini yakın çevrelerini bile çekilmez duruma getirmişler.
Ağaca odun, çöpe güzellik gözüyle bakıyorsan, yere her attığından en küçük bir rahatsızlık ve huzursuzluk duymuyorsan, içinde temizlik adına, çevre adına, insanlık adına enküçük bir insani ve vicdani bir özellik, sorumluluk taşımıyor, duyarlılık göstermiyorsan inan ki sen Gölcük’e gitme, hatta o tarafa yönünü bile çevirme arkadaş!