Türkiye’nin ilk belediyelerinden biri olan Birgi Belediyesi 1889’da kurulur.19. yüzyılda Birgi, bölgedeki ova yerleşim yerlerinin gelişmesi ve Ödemiş’in önem kazanmasıyla giderek onun gölgesinde kalmaya ve gerilemeye başlar ve 19. yüzyılın ikinci yarısında Aydın Sancağına bağlanır.Birgi, adını ilk çağlardan beri duyurmayı başarabilmiş yerlerden. Lidyalıların, Perslileri, Helen ve Romalıların uğradığı veya yaşadığı Birgi ve çevresi Bizans döneminde Pyrgion adı ile anıldı. Aydınoğlu Mehmet Bey, tarafından
1763’te Mustafa Şerif Çakırağa tarafından, ahşapları Venedik’ten getirilerek yapılan üç katlı görkemli bir konak. Avrupa mimarisinin de izlerini taşıyan konağın dış yüzündeki işlemeleri, kalem işi süslemeleri ve mimarisi ile çok özel bir yer.Hemen her odası ve tavan süslemeleri pek bir güzel. Duvarlar ve duvarların üst kesimindeki panolarda çok sayıda boyama resimler var. Dikkatli bakarsanız süslemelerde Küçük Menderes Havzası’nda yetişen 72 çeşit sebze ve meyve resimlerini görebiliyorsunuz. Resimler içerisinde, iki farklı odadaki İstanbul ve İzmir manzaralarının gözden kaçırılmaması gerekiyor. Dönemin minyatür sanatından farklı olarak belli bir derinlik duygusu veriyor.
Çakıroğlu Mehmet Bey, biri İstanbullu diğeri İzmirli olan iki eşi varmış. Çakırğlu, eşleri hasret çekmesinler diye odaların duvarlarını bu resimlerle bezetmiş. Restore edilen konak, bugün Kültür Bakanlığı’na bağlı bir müze olarak hizmet veriyor.Bu tarihlerde Birgi, Ege coğrafyasının önemli bilim ve dini merkezlerinden biri olur. Beyliğin merkezi, 1350’li yıllarda Aydınoğlu Hızır Bey zamanında Birgi’den Ayasuluk’a (Selçuk) taşınınca kentin önemi azalır. Ama Aydınoğlu Hanedan üyelerinin büyük bölümünün türbesi hala Birgi’de.
Beylik, 1390’da Osmanlı topraklarına katılır, ama 1402 Ankara Savaşından sonra tekrar beylik olur. Son olarak 1426’da Osmanlı yönetimine giren Birgi, bir kültür şehri olma özelliğini Osmanlılar zamanında da sürdürdü.Birgi, koruma altına alınan kentsel sit alanlarından biri şimdi. Tarih boyunca üzerinde yaşamış medeniyetlerin izlerini taşıyan daracık sokakları ve pek çok medeniyetin kalıntılarıyla süslü. Usta ellerin işlediği eski konakları, medrese, türbe ve camileriyle görmeye değer bir köy.
Birgi, Ödemiş Ovasının yanı başında yükselen Bozdağ’ın güney yamaçlarında tutunmuş oldukça şirin bir köy. Artık Ödemiş’e bağlanarak mahalle olan Birgi, asırlık çınar ve ceviz ağaçlarının yemyeşil yaprakları arasından yükselen taş duvarlı, kırmızı kiremitli, ahşap pencereli evleriyle fotoğrafçılar ve gezginler için keşfedilesi bir yer. Sarıyar Deresinin iki yamacına kurulu, tarihi ve kültürel birikimiyle önemli bir yere sahiptir.Mehmet Bey’in vefatından sonra devletin başa geçen oğlu Gazi Umur Bey’in bir heykeli de yer alıyor Birgi’de. İzmir’de ilk Türk donanmasını kuran Gazi Umur Bey Haçlı, Venedik ve Ceneviz donanmalarıyla savaşa girerek daha 25 yaşlarında tüm Ege Denizi’ni zapt etmiş ve bugüne kadar bir çok mimari ve değişik tarihsel özelliklere sahip bir yerdedir.
Çakırağa Konağı, beldenin mimari sembollerinden biridir.
1308’de kurulan AydınoğullarıBeyliği‘nin de başkentiydi bir zamanlar bu tarihten sonra da önemli konumunu her zaman sürdürmüştür.
Türkmen beyi olan Aydınoğlu Mehmet Bey Birgi’de düzen kurup burayı başkent yaptıktan sonra Birgi altın dönemini yaşar. Yüz yıldan fazla Sakız ve Mora’ya kadar olan bir coğrafyada hüküm süren Aydınoğlu Beyliği’nin altmış şehri ve otuz kadar da kalesi vardır. Baktığımızda her yönüyle farklı bir konuma sahip Birgi özelliğini her zaman korumaktadır.
Geleneksel mimarisi, anıtsal mirası ve hoş sokaklarıyla bir açık hava müzesi adayı olmaya uygun olan şirin köyde Çakırağa ve Sandıkoğlu konakları gezilmesi gereken yerlerin başında geliyor.1600’lü yıllara kadar durmadan bir çekim merkezi ve göç alan bir yer olur. 17. yüzyılda önemini iyice yitirir. 1831’de 5900 nüfuslu bir kasabadır. 1867’de Ödemiş’e bağlı bir kaza merkezi olur.