Reklam
Reklam
Reklam
Ödemiş Kent Gazetesi

YAŞAR EYİCE

YAŞAR EYİCE

Gazeteci Sinan Meydan’ın, ‘Bizim Cumhuriyetimiz herhangi bir cumhuriyet değildir, bizim Cumhuriyetimiz ümmetten millet, kuldan birey, tebaadan yurttaş yaratan LAİK bir cumhuriyettir. Atatürk’ün ifadesiyle ‘Cumhuriyetimizin karakteri laiktir.’

Cumhuriyeti korumak, onun laik karakterini korumakla mümkündür…’ paylaşımı da sosyal medyada hızla yayıldı.Sanıyorum bu konu önümüzdeki hafta içinde haber- kritik programlarında sıkça gündeme gelip konuşulacak.Yine en çok konuşulan konulardan biri de ‘Yerli ve Milli’ otomobilimiz TOGG…Hemen her kafadan bir yorum yapılıyor.

Örneğin;‘Motoru Alman Bosch, bataryası Çinli Siro, entegrasyonu Alman Edag, şasisi İngiliz Mira, tasarımı İtalyan Prinfarina.’ denilen TOGG için Prof. Dr. Salih Kuk. ‘Hyundai bile TOGG’dan daha Yerli ve Milli…’ diyor.Ödemişli Dr. Aytun Çıray da, Türkiye’de üretilen yabancı menşeli araçları ve bunlarda kullanılan yerli malzemelerin yüzdelerini paylaştı.Kendini ‘Özgür Adam’ olarak adlandıran kişinin karşı savı ise şöyle:Medeni Kanunu İsviçre’den, Laikliği Fransa’dan almanın sakıncası yok! Ama Togg’un cıvatası Almanya’dan alırsa yerliliği sorgulanabilir.Belki yanıt yani benzetme pek uymamış ama ben de şu örneği vereceğim:

‘Otomotiv yan sanayii bizde öyle ileri ki, hani ‘aynısının tıpkısı’ deriz ya, dünyanın en önemli otomobil firmalarının önemli parçalarını bizim otomotiv sanayicilerimiz yapıyor.

Bunun da bilinmesinde yarar var.Türklerin, yani bizlerin birçok fabrikamız da hatırlayan ve bilenler vardır söküldü ve yurt dışında bazı ülkelere kuruldu.Yani olur böyle şeyler…

Önceki yıllardaki yazılarımda ısrarla belirtmiştim.Bir otomobili bizim tamirci ustalarımız bile yaparlar’ diye,Ve ısrarla iki şey önermiştim…

Birincisi;Mutlaka ve mutlaka uçak sanayiini geliştirmeliyiz.Şu anda Çin bu işte başı çekiyor gibi, onunla mücadele etmeliyiz.Bu konuda her türlü imkanımız var.i Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir ara ‘Beş babayiğit arıyoruz’ dediği gibi babayiğitler var…

Bunlara her türlü desteği hem devlet hem de hükümet olarak vermeliyiz.Ve yine ısrar ettiğim konu ve sektör şuydu:Akü ve pil!’

Biz dayanıklı, uzun ömürlü, güneş enerjisi ya da diğer enerjilerle şarj olan aküleri dünya piyasasına sunduğumuz an, refah ve huzur ayaklarımıza kadar gelir…

Çünkü tüm elektrik ya da enerji ile çalışan otomobillerden uçaklardan tutun da, fabrikalara ve tüm sanayiye, evlerimize kadar gelecek ve kullanılacak olan bu küçük hacimli, uzun ömürlü ve dayanıklı akü ve pillerle olacaktır.

Hatırlatayım:Ege Üniversitesi’ne ‘Bilgisayarı’ getiren değerli bilim adamı, büyüğümüz Göztepe ve Altınordu’nun kalecilerinden Prof. Dr. Oğuz Manas, ’10 yıl sonra tüm alışverişlerimizi evimizden bilgisayarlardan yapacağız’ demişti.Bu sözünün belgeleri arşivlerde duruyor.ÖmerHayyam yıllar önce ne demiş?‘Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar.Güneş yalnız da olsa etrafına ışık saçar.Üzülme; Doğruların kaderidir yalnızlık.

Kargalar sürüyle kartallar yalnız uçar.Ben de ekleyeyim.Doğrutektir.Ama şöyle olmamalı!

Yine günün gerçeği30 dakikalık aynı uçuş.Özel havayolu 1,412 lira.Devletin milli havayolu 5,316 lira,Cem Bey’in yazdığı gibi,‘Kapitalizm, serbest piyasa halkı soyar, sömürür, ‘kamucu ekonomi insancıldır!’ diyenlere gelsin.Rekabet tüketici için hayattır.Rekabeti de serbest piyasa getirir.Devlet tekelleri değil!’Böyle olmamalı…

Bunun benzer bir düşünce tarzını da ‘Et ve Balık Kurumu’nun görevden alınan önceki genel müdüründe görmüştük.Eti pahalı yaptı ve kendini şöyle savundu:‘Kuyrukları azaltmak için!’

En iyisi konuyu şöyle bağlayayım, bazıları için,Dürüstlük, kişinin bildiğini söylemekle işine geleni söylemek arasında, yaptığı seçime dayanan bir ahlâk sorunudur…’

Yazmayı unutmuştum, meraklısına duyurayım:

‘TOGG’unceosu, 6 ay sonra piyasaya çıkacak Yerli ve Milli aracımızın fiyatının bugünden açıklanmasının imkânsız olduğunu verdiği bir söyleşide açıkladı…

Haydi hayırlı olsun…Bana ileten Çeşme’nin önceki belediye başkanlarından Hacı Nuri Ertan…

‘Paylaşacaksan tamam!’ diyerek Prof. Dr. İlhan Başgöz’un aynı zamanda hayat hikâyesi olan konuyu nakletti:Cumhuriyet yedi büyük savaşın ardından kurulmuştur;1856 Kırım,1877 Osmanlı Rus, 1892 Yunan, 1911 Trablus, 1912 Balkan,1914-18 Birinci Dünya Savaşı nihayet 1920-22 Kurtuluş Savaşı,Bu savaşlardan yalnız sonuncusu zaferle bitmiştir.

Ama bu zafer vatandaştan yalnız canını ve kanını istememiştir. Vatandaştan atını, arabasını, çorabını, kağnısını, keten bezini, pencere demirini alarak bu savaş kazanılmıştır.’

Burada ben de bir saptama yapayım.Vatandaşa çağrı yapıldı ve büyük çoğunluk gönüllü olarak verdi.Sonra da karşılığını fazlasıyla aldı.Bunlar da kayıtlarda bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin talihsizliği çökmüş bir ekonomi ve harabeye dönmüş bir memleket üzerine kurulmasıdır. Büyüklüğü de bundandır.

16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan ayrılan Bandırma Vapuru bu çöküşü tersine çevirecek bir umudu taşıyordu.Bu umudun adı Mustafa Kemal Paşa’dır. Üçüncü Ordu Müfettişliğine tayin edilen PAŞA İstanbul’dan ayrılıyordu. Yanında 12 kişiden oluşan Erkan-ı Harbiye’sinden başka kimse yoktu. Karadeniz’in azgın dalgaları ile sarsılan Bandırma vapurunda Mustafa Kemal Paşa arkadaşlarına şunları söylüyordu.Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız maddedir! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, Anadolu’ya ne silah ne cephane götürüyoruz; biz ideal ve iman götürüyoruz!Bandırma vapuru ile bu küçük grup 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkınca bir şarkı söylüyorlardı.Güneş ufuktan şimdi doğar yürüyelim arkadaşlar…’

O tarihlerde, ufuktan güneşin doğacağını dair hiçbir işaret yoktur.

Tersine memleket bir zifiri karanlıktır.

DİĞERLERİ SIRADA İDİ

Adana Fransızlar, Urfa, Maraş, Antep İngilizler tarafından işgal edilmiş, başkent İstanbul İtilaf Devletleri’nin işgalinde, Antalya ve Konya’da İtalyan birlikleri bulunuyor.

Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri var.

15 Mayıs 1919’da Yunan birlikleri İzmir’e çıkmış; Batı Anadolu’nun verimli topraklarından memleketin kalbine doğru ilerlemekte…

ELİMİZDE HİÇ YOK

Dahası var.Cumhuriyet, memleketin en önemli gelir kaynaklarını yabancı şirketlerin elinde bulmuştur. Demiryolları, limanlar, önemli tarım ve ticaret alanları, bayındırlık tesisleri, gümrük ve maliye gelirleri büyük batılı şirketlerin elindedir. Türkiye cumhuriyeti bu şirketleri birer birer satın almıştır.İzmir-Aydın Demiryolu 2 milyon İngiliz pounduna satın alınınca öğretmenimiz ödev vermişti, sevincimizi dile getirmeliydik. Ortaokul öğrencisi idim, ödevimin başlığı ‘Demir yolumuz, bağımsızlık yolumuz’ idi. Tütün Rejisi 4 milyon Frank’a satın alınınca, bu sefer ayınkacılar bayram etmişti. Ayınkacı tütün yetiştirici demektir.Köylümüz yetiştirdiği tütünü eşeğine yükleyip, pazara indiremezdi. Tütün ille de bir yabancı tekele, bu tekelin biçtiği fiyattan satılacaktı. İndirse kaçakçı sayılıyor, ya hapse atılıyor veya tütün kokuları ile çatışıyor ve vuruluyordu.

Cumhuriyet savaşlardan çıkıp da, ekonomik gelişmesine odaklanınca 1930 dünya ekonomik buhranı patlak verir.Buhranın Türkiye’ye etkisi, tarım ürünleri ve meyveyle sınırlı olan dışsatımı vurması olur.

Buğdayın kilosu 15 kuruştan 3 kuruşa düşer. köylü gelirinin bu kadar düştüğünü gören Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne şöyle bir teklifte bulunur:

‘Bizim maaşlarımızla halkın geliri arasında büyük bir fark ortaya çıktı.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
GÜNDEME DAİR  - 7 Mayıs 2024
- 10 Şubat 2024
- 7 Şubat 2024
GÜNDEME DAİR - 3 Şubat 2024
- 1 Şubat 2024
GÜNDEME DAİR - 16 Ocak 2024
- 28 Aralık 2023
GÜNDEME DAİR - 21 Aralık 2023
GÜNDEME DAİR - 13 Aralık 2023
GÜNDEME DAİR - 8 Aralık 2023
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ