‘365 Gün Eşitlik Hiç Kimsesiz’ Ödemiş’te seyircilerle buluştu
365 gün eşitlik, saygı ve adalet için Birgi’de çekilen “Hiç kimsesiz” Ödemiş’te izleyici ile buluştu…
İzmir’de 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü etkinlikleri Ödemiş’ten başladı. Çekimleri tarihi Birgi’de yapılan “Hiç kimsesiz” adlı filmin özel gösterimi, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü ve Ödemiş Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’nün ortaklaşa organizasyonu ile Ödemiş Belediye Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Ödemiş Belediye Başkan Vekili Ufuk Aykol, Belediye Başkan Yardımcısı Feridun Azeroğlu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratlarının da katıldığı etkinlikte Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş’in 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ile ilgili video mesajı izlendi.
“Hiç kimsesiz” filminin gösterimi sonrası Başkan Vekili Ufuk Aykol Birgi Mahalle Muhtarı Mutlu Sulukan ile birlikte, “İzmir’de Kadınlar Sinema Yapıyor” atölyesince çekilen filmin yönetmeni Nilüfer Yücel’i, proje koordinatörü Kibar Dağlayan Yiğit’i, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadın Çalışmaları Şube Müdürü Emel Dönmez’i ve film ekibinde yer alan kadınları kutlayıp armağanlarını takdim etti.
“Ödemiş Kadın Buluşması” programı, sosyal hizmetler uzmanı Dilek Yücel Aksoy’un toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine gerçekleştirdiği söyleşi ile son buldu. Ödemiş Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürü Duygu Eroğlu, Dilek Yücel Aksoy’a günün anısına çeşitli armağanlar verdi
Sosyal hizmetler uzmanı Dilek Yücel Aksoy konuşmasında “öncelikle cinsiyet olarak kadın ve erkek hani kabaca tabir edersek biyolojik olarak cinsiyet bir kadın bir erkekten oluşuyor diye görüyoruz değil mi? bir kadın ve erkeği nasıl ayırıyoruz? daha çok kadınlarla erkekleri ürolojik olarak yani üreme organlarından ayırıyoruz. kadın ve erkeği nasıl tarif ettiğinize bakarsak temel olarak birbirinden üreme organlarıyla ayrılıyorlar. cinsiyet derken ve kromozomlar ve hormon profilleri ayırıyor kadınlar erkekleri yani işte evet ve dişil bir ifade edilen şeyleri zaten sizde duymuşsunuzdur ama biz bu duyguda toplumsal cinsiyeti konuşacağımız için, toplumsal cinsiyet deyince niye toplumsal cinsiyeti ile şekillendiriyoruz mesela beni toplumsal cinsiyetle burada beni gördüğünüzde kadın olduğumu direkt anlıyorsunuz değil mi? kadın olduğumu nasıl ifade ediyorum işte elbise giyiyorum kıyafetim ona uygun makyaj yapıyorum saçımı düzleştiriyorum genel olarak cinsiyetler birbirinden duygu ve davranış olarak çok temel bir anlamda ayrılıyor.
“Toplumsal cinsiyet” kavramı, kadının ve erkeğin doğuştan değil sonradan oluşturulan sosyal yapılarca belirlenen rollerini ve sorumluluklarını ifade eder. Yani toplumsal cinsiyet sosyo-kültürel olarak belirlenen “cinsiyet rollerine” karşılık gelir. Cinsiyet rolleri, bireyin mevcut kaynaklara erişiminden tutun, davranış kalıplarını, sorumluluklarını, eğitime ulaşımını, sağlık hakkına ulaşımını ve özgürlük hakkı gibi birçok alanı belirler. Bu temel insan haklarına erişim noktalarında dahi toplumsal cinsiyetin artı ve eksi etkilerini gözlemlediğimiz bir yapıdan bahsediyoruz. Bilhassa kadınlar için bu haklara erişimde ciddi engeller çıkaran bu yapı, aynı zamanda kadınların içinde yaşadıkları toplumun tüm beklentilerini gerçekleştirmesi gerektiği gibi bir dayatmanın da ifadesidir.
Toplumsal cinsiyet kalıp yargıları, kadınların ve erkeklerin taşıdıkları varsayılan özellikleri ve rolleri içeren, tasarlanmış sosyal ve kültürel kalıplardır. Bu kalıp yargılar, insan doğasının değişmez özellikleriymiş gibi toplum yapısının derinlerine işlemiş olan tutumların, değerlerin, normların ve ön yargıların hem nedeni hem de sonucudurlar. Kalıp yargılar, değiştirilmesi en zor olan düşüncelerdir. Bu özelliği nedeniyle de toplumsal cinsiyet kalıp yargıları, “toplumsal cinsiyet eşitliğinin” sağlanmasında ciddi bir engel teşkil eder“ dedi.
Haber : Turgay Konuralp
