GÜNDEME DAİR
Şu koku da olmasa! Önceki yazımda İzmir’in sürekli konu edilen, bilen de bilmeyenin de konuştuğu önemli bir konudan ‘susuzluktan’ söz etmiştim.Susuzluk İzmir’in özellikle siyasi gündeminde her zaman olmuştur. Birkaç önemli konudan biridir.Yalnız son yıllarda değil her zaman önümüze çıkan bir konu daha var, o da, ‘Manda Çayı…’Dolayısıyla kirlilik ve kötü koku…Koku denilince akla TARİŞ’in kolonyası ve ünlü ‘altın damlası’ da aklıma geldi, bir gün bunları uzmanlarından, araştırmacıların ağzından naklederim.İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden bugün yapılan açıklamaya göre; ‘Koku ve kirliliği bitirecek proje bu ay tamamlanıyor!’Manda Çayı’nda büyük değişim gerçekleşiyor..,İzmir Körfezi’nin temizlenmesi hedefine bir adım daha yaklaşılıyor. Bu ay içinde tamamlanacak projeyle şehrin içinden geçen Manda Çayı’ndaki kirlilik son bulacak.,Umarım bu açıklama da son olur…Çünkü yıllardır aynı sorunu yaşıyoruz ve artık umudumuzu da kaybetmek üzereyiz… Çok değil, geçen yılı anımsayın: İzmir Körfezi belli saatlerde nasıl kokuyordu? Özellikle Manda çayından çok uzakta olan Güzelyalı halkı belli bir saatten sonra balkonlara çıkamaz oluyor, bunaltıcı sıcağa rağmen kapı ve pencerelerini sıkı sıkıya kapatıyordu. Beni ilk kez genç yaşlarda tanıdığım Nazilli Belediye Başkanı Fuat Amasya’nın oğlu uyarmıştı; Gece yarısına doğru, iyice bunaldıktan sonra, açıklama yapacak bir yetkili bulamayınca içini dökme ihtiyacı duymuş… Ben de duyurma görevini üstlenmiştim. ‘Hadi İzmir Büyükşehir Belediyesi bu işin üstesinden gelemiyor, İzmir valiliğine bağlı Çevre Müdürlüğü yetkilileri ne yapıyor?’ diye sormuştum… Gazete okuyan yok ki! Sağır sultan bile duymuş ama devletin memurları bundan haberdar olmamıştı.. Ama haklılar; Bu koku hep mesai saati dışında harekete geçiyordu… Tam uyku vakti, nedense harekete geçiyor, kâbus gibi şehrin üzerini sarıyordu. Saat 23.00’ten sonra hayatı adata felç ediyordu, korku filmlerinde olduğu gibi… Şimdi yine günümüze dönelim; Nasıl düşünmüşler? Verilen bilgiye göre; Manda Çayı’nın Körfez’le buluştuğu bölgede İZSU Genel Müdürlüğü tarafından üç aşamalı bir rehabilitasyon projesi hayata geçiriliyor. Çalışma kapsamında; önce dere tabanında biriken çamur tabakası temizleniyor. Ardından zemin, kaya dolgu ve betonla kaplanıyor. Temiz su akışını sağlamak içinse sirkülasyon pompaları ve boru hattı kuruluyor.Proje sayesinde hem su ve görüntü kirliliği ortadan kalkacak hem de koku sorunu bitecek… İnşallah! Artık bu kez de başarıya ulaşamazsak, haberlerde duymuşsunuzdur o insanlar gibi yapar, ‘dua’ya başvururuz… Baksanıza bir köyümüzde toplanan halk ‘yağmur duası’ gibi ‘Doları düşürme duası’na çıkmışlar… Bakmışlar bu iş bir türlü başarılamıyor, akıllarına böyle bir çare gelmiş! Paralar nereye gidiyor? Söylendiğine göre: İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, kent genelindeki derelere yönelik temizlik çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Geçmiş yıllarda Meles ve Arap derelerinde yapılan düzenlemelerin ardından Manda Çayı’nın da rehabilite edilmesiyle kent merkezinden Körfez’e kirlilik taşıyan derelerin sonuncusu da kontrol altına alınacak. Tarihi proje bu ay içinde tamamlanmış olacak. Yine belirtildiğine göre; böylece 80 yıllık çamur tabakası kaldırılıyor, Hani hep. ‘Bu kadar su parası ödenir mi?’ diye şikâyet ediyoruz ya, işte sık şikayetlere neden olan paralar buralara harcanıyor…Rahmetli Ayşegül Atik’in yıllar önceki ‘bir fiş!’ hikayesinde olduğu gibi… Lafla değil! Hepimizin dileği nedir? Daha yaşanabilir bir kent, daha temiz bir çevre… Az önce yazdım ‘80 yıllık çamur!’ diye… Ben de ezbere konuşmuyorum, yetkililer de! Manda çayının ağzında biriken 7 metreye yaklaşan çamurdan alınan numunelerin alt katmanlarından çıkanların labaratuar analizlerinden bu gerçek ortaya çıkmış durumda… 80 yıl! Dile kolay! Bence Dereler Şube Müdürlüğü ekipleri buradan sonra, Urla’ya gelip şu meşhur tabak deresi ile yan kollarını da, örneğin ağaçlı yola bağlanın kısımdaki neredeyse üç metreye ulaşan kargı ve sazlar da kesilmeli, dip temizliği yapılmalı… Bakalım. Bakımsız bu derelerden neler çıkacak neler? Tabii yan yolları da Fen İşleri tarafından ele alınmalı… Maliyetlerini azaltmaya hazırlanıyor Çin’den yapılan resmi açıklamaya göre, Covid-19 pandemisi nedeniyle şirketlerin girmiş olduğu maddi dar boğazdan çıkmalarına yardım etmeyi amaçlayan yeni bir genelde yayınlandı. Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu, Endüstri ve Enformasyon Teknolojileri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Çin Halk (Merkez) Bankası tarafından açıklanan ortak genelge kapsamında, girişimlerin belli başlı maliyet kalemleri, bu yıl ortalama yüzde 15 oranında düşecek. Bu bağlamda, katma değer üzerinden alınan vergiye tanınan muafiyet uygulaması bu yılın sonuna kadar uzatılacak. Genelgeye göre bu muafiyet kamu ulaşımı, lokanta ve otelcilik, turizm ve eğlence, kültür ve spor hizmetleri gibi sektörleri kapsayacak. Küçük boyutlu şirketlerin gelir vergisi ödemelerini gelecek yıla ertelemelerine izin verilecek ve şirketler üzerindeki yasal olmayan giderler ortadan kaldırılacak. Öte yandan aynı genelgeye göre, KOBİ ve mikro işletmeler emeklilik katkısından, işsizlik sigortası ve iş kazası sigortası ödemelerinden bu yılın sonuna kadar muaf tutulacaklar. Kınık OSB’ye ikinci fabrika, Kınık Organize Sanayi Bölgesi (Kınık OSB) lojistik avantajları ve uygun fiyat politikası ile yeni yatırımlarla büyümeye devam ediyor. Kınık OSB 40 milyon liralık yeni bir yatırımla ikinci fabrikasını kuracak olan Bergama Plastik, 200 kişiye daha yeni istihdam sağlarken, 15 milyon dolar olan ihracatını da 50 milyon dolara çıkarmayı hedefliyor. İzmir-İstanbul Otoyolu ile birlikte Kınık OSB’nin çok önemli bir lojistik avantaj yakaladığını dile getiren Bergama Plastik Genel Müdürü Emre Akıncıtürk, 3 yıl önce faaliyete başladıkları bölgede, ikinci bir fabrika daha kurma kararı aldıklarını söyledi. Bergama Plastik’in 1973 yılında temellerinin atıldığını ve o dönem arıcılık yapan dedelerinin kendi petek balları için ambalaj üretme fikriye bu sektöre girdiklerini anlatan Akıncıtürk, o günden bu yana gıda ambalaj sektöründe vizyonlarını geliştirerek büyüdüklerini kaydetti. İhracat üçe, istihdam ikiye katlanacak, Bugün ABD’den Madagaskar’a kadar 120 ülkeye ihracat yapan, 15 milyon dolar döviz girdisi sağlayan bir firma olduklarını anlatan Emre Akıncıtürk, yeni yatırımlarla Türkiye’ye istihdam ve döviz kazandırmaya devam edeceklerini belirtti. Kınık OSB’nin hem lojistik hem de fiyat avantajı sunduğunu, Kınık Belediyesi ve Kınık Kaymakamlığı’nın samimi desteklerinin bulunduğu bir OSB olduğuna dikkat çeken Akıncıtürk, ‘Daha önce bu avantajlarını görerek Kınık OSB’ye gelmiştik. Şimdi 9 bin metrekare kapalı alanımız olan fabrikamızın yanına 7 bin 500 metrekarelik başka bir fabrika daha kuruyoruz. Böylece 55 olan makine sayımızın 120’ye, 200 olan istihdam sayımızın 400’e, 15 milyon dolar olan ihracatımızın 50 milyon dolara çıkacağını ön görüyoruz. Bu yıl sonuna kadar fabrikamız tamamlanarak üretime başlayacak’ dedi. ‘Bahane üretmeden yatırım yapıyoruz’ Covid-19 döneminde özellikle gıda ambalajına ve tek kullanımlık çatal bıçaklara ilginin arttığını söyleyen Akıncıtürk, “Yatırım yapmak istemezseniz bahane bulmak kolay. Sektörünüzü tanıyorsanız, piyasayı iyi tahlil ediyorsanız ve bu ülke insanına ve devletinizle beraber kendinize de güveniyorsanız yatırım yapmak son derece faydalı bir hamle. Biz de Kınık OSB’de bunu yaptık” diye konuştu. Önce iş güvenliği,Bornova Belediyesi’nin çalışanlarına yönelik düzenlediği hizmet içi eğitim programları devam ediyor. Bu kapsamında Temizlik İşleri Müdürlüğü personellerine iş güvenliği eğitimi verilirken, özellikle büyük risk içeren yüksekte çalışmalarda alınacak önlemler de “Yüksekte Çalışma Eğitimi” ile uygulamalı olarak gösterildi. Temizlik İşleri Şantiyesinde düzenlenen eğitimlerde, İş Güvenliği Uzmanları Temel İş Sağlığı ve Güvenliği, yüksek yerlerde çalışırken alınması gereken önlemler ve kullanılacak olan teçhizatlar hakkında personeli bilgilendirdi. İş güvenliği, iş kazaları, çalışma koşulları iş yerinde olabilecek tehlikeler gibi konuların anlatıldığı eğitimler teorik ve pratik olarak iki şekilde gerçekleştirildi. Ayrıca sağlık-güvenlik, tehlike-risk, kaza nedenleri, kazalara neden olan normal gibi algılanan hatalı tutum ve davranışlar, sağlık ve güvenlik bilinci gibi konulara da değinildi. Katılanlara test uygulanarak öğrendikleri bilgilerinde ölçüldüğü eğitimlerde çalışanlara mobil sağlık aracı ile sağlık taraması da yapıldı. Birçok alana darbe vuruyor. ABD’nin Çin’in Houston Başkonsolosluğu’nun kapatılması talebi, ikili ilişkilerdeki gerilimi artırırken, dünya basını konuyu yakından takip ediyor. Associated Press’in (AP) haberinde, dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ABD ve Çin’in çıkarlarının birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğuna işaret edildi. İlişkilerin kötüleşmesinin hem iki ülke hem de dünya için risk teşkil edeceğine dikkat çekilen haberde, ABD’de başlayacak seçim kampanyalarıyla beraber ilişkilerin daha da kötüleşmesinin beklendiği ifade edildi. AP’nin haberine göre, 2018 yılında başlayan ticaret sürtüşmesi iki ülke için büyük kayıplara yol açarken, ABD ile Çin’in ticaretteki anlaşmazlıkları çözememesi durumunda Asya’daki diğer ekonomiler de bundan etkilenecek. Amerikalı zararda Haberde, ayrıca ABD ve Çin’in telekomünikasyon, bilgiyasar ve tıp gibi sektör ve piyasalarının birbirine bağlı olduğu ifade edilirken, Apple, Dell ve HP gibi ABD’li işletmelerin ürettiği cep telefonu ve bilgisayar gibi elektronik ürünlerin montajının Çin’deki fabrikalarda yapıldığı, Trump yönetiminin Huawei’ye getirdiği kısıtlamalar nedeniyle ABD’li tedarikçilerin milyarlarca dolar zarar edeceği belirtildi. Öte yandan, BBC’anin haberine göre, Trump yönetiminin Çin’in Houston Başkonsolosluğu’nun kapatılmasını talep etmesiyle ikili ilişkiler geride kalan 9nlarc yıldaki en düşük seviyesini gördü. Trump yönetiminin Covid-19 salgınıyla mücadeledeki başarısızlığının sorumluluğunu Çin’e yüklemeye çalıştığına dikkat çekilen haberde, uzun vadede Beijing’in de Washington’un da ilişkilerde ciddi bir zıtlaşmadan olmadıkları belirtildi.