Reklam
Reklam
Reklam
Ödemiş Kent Gazetesi

ÇANAKKALE’DE ATATÜRK’Ü YOK SAYANLARA!

AYHAN DAYAN

AYHAN DAYAN

18 Mart 2022 tarihinde tüm ülke genelinde Çanakkale Zaferinin 107. Yıldönümü kutlandı, genellik de okulların hazırladıkları programların ekseninde çeşitli yerlerde düzenlenen etkinliklerle şehitlerimiz anıldı. Neredeyse tüm siyasi parti liderleri ağırlıklı olarak sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlarla “Başta Gazi Mustafa Kemal Paşa olmak üzere” ifadesine özellikle yer verdi. Hatta Diyanet İşleri Başkanı bile. Ancak gelin görün ki yine o gün, tam da cuma gününe denk gelen bu 18 Mart günü, hutbenin konusu ağırlıklı olarak Çanakkale olmasına karşın, her şey denildi, bir tek ‘Mustafa Kemal’ denilmekten özellikle kaçınıldı.

Herkes Mustafa Kemal’i andığına göre insan merak ediyor, acaba sorun artık kasıtlı davrandığı düşünülen hutbecide midir diye de düşünmeden ve sormadan edemiyor insan.  Aslında bu durum yeni de değil. Son yıllarda her nasılsa geleneksel bir hâl aldı.

Geçmiş yıllarda Mustafa Kemal’in önderliğindeki Kurtuluş Savaşının karşısında olanlar bile ölüm yıldönümlerinde anıldı. Osmanlı’nın son dönemlerinde düşmanla işbirliği yapanları, onların her sözünü dinleyenleri, Kurtuluş savaşının karşısında direnç gösterenleri mübarek birer vatansever gösterme aymazlığına girenler aynı kara düşüncenin eseridir.  

Açıkça “Kurtuluş Savaşında keşke Yunan galip gelseydi.” diyene ölmeden önce beklenmedik ilgi ve itibar gösterildi.

Bu nasıl bir düşünce bu nasıl bir anlayıştır, şaşılacak şey doğrusu. Bugün bu toplumun yok olmamasına vesile olan Atatürk’ün adını anmaktan bu kadar neden kaçınılır, sıkıntısı nedir?

Bugün camilerimiz var, oradan yükselen ezanlarımız var. İşte buna vesile olan Atatürk’tür.

Gönderde gururla dalgalanan şanlı bayrağımız var. İşte buna vesile olan Atatürk’tür.

Son 300 yılda İslâm dünyasının kazandığı tek zaferin sahibi Atatürk’le övünmek yerine O’nu yok saymak nasıl bir akıl tutulmasının, nasıl bir bilinçaltının ürünüdür acaba, merak ediyor insan?

Özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı ona borçluyuz. Atatürk’e karşı olan bu kafalar, bu karanlık cehalet, bu kara zihniyet acaba kime ve neye hizmet ediyor? Bence her türlü bölücülere, ülkemizde gözü olanlara, bağımsızlığımızı kıskananlara, Atatürk’e karşı kuyruk acısı olanlara hizmet ediyor. Yoksa bunun başka bir açıklaması olamaz.

Mustafa Kemal, yabancı bir yazarın deyimiyle Çanakkale’deki cephelerin de dört yıllık bu savaş dönemi içinde yer aldığı “I. Dünya Savaşı sırasında yenilgi yüzü görmeyen tek Osmanlı subayıdır.” O’nu Çanakkale’de yok sayanlara önemle duyurulur!

Çanakkale’de savaşın kara kısmındaki gidişatı değiştiren Mustafa Kemal’in ta kendisidir. Bunun en önemli nedeniyse yaptığı uzun süreli ön hazırlıktır. Matematik zekasıdır, çok yönlü savaş bilgisidir. Örneğin bu büyük savaş öncesi üç yıl kadar ön hazırlık yapmıştır.Çanakkale’de yoğun çarpışmaların başlamasından, Anafartalar Grup Komutanlığından üç yıl kadar önce bu bölgede yaptığı incelemeleri, izlenimleri, tarihi araştırmaları tüm zorluklara karşın Çanakkale’deki kara savaşlarında önemli başarıyı getirmiştir. Bu zafer, kendisinin analitik zekâsıyla, entelektüel birikimiyle kazanılmıştır.O’nu Çanakkale’de yok sayanlara önemle duyurulur!

Hindistan’ın ulusal kurtuluş lideri MahatmaGandhi: “Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar Tanrıyı da İngilizlerin yanında zannediyordum.” demiştir. “İngilizler de yenilebilir” umudunu vermiştir. Hindistan’ın İngiliz sömürgesi olmaktan kurtuluş yolunu Atatürk’ün yaktığı ateş aydınlatmıştır. O’nu Çanakkale’de yok sayanlara önemle duyurulur!

Öte yandan ne diyordu dönemin İngiliz devlet adamlarından Winston Churchill tarihe geçen bir sözünde:“Şu anda mağlubiyeti bütün damarlarımda hissetmekteyim. Çok üzgünüm! Oldukça mutluydum ki, daha düne kadar Çanakkale bizimdir diyebiliyordum. Çünkü bu savaşı kazanmak için; Askeri, parayı, cephaneyi akıllarına gelebilecek her şeyi hesaplamıştım. Hepsinden çok üstündük ve Mutlaka yenecektik. Yalnız bir şeyi hesaba katmamışız. Mustafa Kemal’i… Bağrımda İngiliz gururu olmasa, Türkleri alnından öpmek, onları ayakta alkışlamak isterdim.” O’nu Çanakkale’de yok sayanlara önemle duyurulur!

Çanakkale yetmedi, Kurtuluş Savaşı ile taçlandırdı bu büyük dehasını. Bizlere üstünde özgürce yaşadığımız ve yaşayacağımız yoktan bir ülke bıraktı. İşte biz hep bu yüzden Atatürk’ü alkışladık, sevgi gösterdik, saygı duyduk. Her geçen gün gözümüzde de gönlümüzde de büyüdü. Gidin bakın, yakın ve uzak tarihte yaşamış hangi ülkenin devlet adamının mezarına yılda ortalama 8 Milyon insan tamamen içinden gelerek, kendileri isteyerek koşa koşa ziyaretine gidiyor. O’nu Çanakkale’de yok sayanlara önemle duyurulur!

Bazılarının düşündüğü ve kabullendiği gibi Çanakkale Zaferi yalnızca iman gücünün ürünü değildir. Eğer öyle olsaydı Osmanlı’nın gerileme ve yıkılma sürecini kapsayan son 300 yılında karada ve denizde büyük başarılar elde etmesi gerekirdi. Oysaki hiçbir örnek göremezsiniz.

Osmanlı tarihini henüz mantığıyla kavrayamayan zihniyet sanki Atatürk tarafından imparatorluğa en güçlü döneminde son verilip, yeni bir devlet kurmuş düşüncesindeymiş gibi hareket ediyorlar. Şunu önemle belirtirim ki Mondros’u ve Sevr’i Atatürk imzalamadı, böyleleri önce bu gerçeği kabul etsinler. Üstelik Atatürk bu iki anlaşmayı tanımayıp, yırtıp atandır, işgalegelenlere kucak açan değil “Geldikleri gibi giderler.” diyendir. O’nu Çanakkale’de yok sayanlara önemle duyurulur!

Bugün pek çok şeyi borçlu olduğumuz Mustafa Kemal’i işte bu yüzden Çanakkale’de yok sayma kimsenin haddi değildir. Ne yazık ki bu durum yeni bir durum da değildir. Örneğin dönemin en üst düzey komutanı Enver Paşa, Çanakkale Zaferi sonrası tüm cepheleri ziyaret etmiş, bir tek Mustafa Kemal’in cephesine uğramamıştır. Enver Paşa’yı bilirsiniz, sarayın damadı, 90.000 askerimizin canına mâl olan Sarıkamış faciasının baş sorumlusu.

Mustafa Kemal’e karşı niyetleri kötü olanlara iki çift sözüm var: Atatürk bu ülkenin, en önemli ulusal değeridir, güneşidir. Sizlerin paşa gönlünüz öyle arzuladı diye güneş balçıkla sıvanmaz. Atatürk bu ulusun gönlündedir, yüreğinin ta derinliklerindedir. Sökemezsiniz çünkü sökmeye gücünüz yetmez. Atatürk, üstünde yaşadığınız, ekmeğini yediğiniz, suyunu içtiğiniz, havasını soluduğunuz bu toprakların tapusunu verendir. O tapunun değerini iyi bilin. O’nu Çanakkale’de yok sayanlara önemle duyurulur!

Bu ülkede Atatürk’e söz söylemek ne kimsenin hakkıdır ne de haddinedir. Hele hele Çanakkale’de yok saymak hiç değildir. Bu ülkenin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan her kim varsa yatsın kalksın Atatürk’e dua etsin. Yoksa ne ezan duyardık ne de gönderde dalgalanan bayrağı görürdük. O’nu Çanakkale’de yok sayanlara önemle duyurulur! Atatürk’ün kurduğu Diyanet’in hutbecisi, her kimsen, sana da önemle duyurulur.Ayrıca benim aile büyüklerimden Yemen’de, Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşında üç şehidim var. Onlar adına da Atatürk’ün kurduğu bu ülkede hakkımı helal etmiyorum. Hele hele ardında dört yetim bırakıp yedinci seferberliğinde Çanakkale’de şehit düşen büyük dedem adına hiç helâl etmiyorum.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ